Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

İbn Arabi ile Lao-Tzu ve Çuang-Tzu'nun Mukayesesi

Tao-culuk'daki Anahtar Kavramlar

Toshihiko Izutsu

Tao-culuk'daki Anahtar Kavramlar Sözleri ve Alıntıları

Tao-culuk'daki Anahtar Kavramlar sözleri ve alıntılarını, Tao-culuk'daki Anahtar Kavramlar kitap alıntılarını, Tao-culuk'daki Anahtar Kavramlar en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Çuang-Tzu
Bununla beraber düşünecek olursak ‘’Ben’’ olarak telakki ettiğim bu ‘’Ben’’in gerçekten de benim ‘’Ben’’im olduğundan nasıl emin olabiliriz ki?
Sayfa 49 - KaknüsKitabı okudu
Kendi geçirdiği vecd tecrübesinde nesneleri başka bir ışık altında görmüş olan bir kimsenin bakış açısından, ontolojik olarak, "özler"in yok olup ortadan kalktığı bir merhale vardır. Bu ise Çuang-Tzû için, tâ ezelden beri, nesnelerin katı ve sağlam ontolojik nüveleri anlamında "özler" diye bir şeylerin mevcûd olmadığına delâlet etmektedir. Bu görüşe göre, herhangi bir olayda bu "özler" denilen şeyler sağlamlıklarını kaybetmekte ve [bir çeşit] sıvılaşmaktadırlar. "Rüya" ile "realite", vâsî ve sınırsız "farksızlık" aleminde birbirlerinden fark edilmemektedirler. Bu âlemde artık bir masa ile koltuk arasında, bir masa ile bir kitap arasında çekilecek belirgin bir ayırım farkı [sınır] bulunmamaktadır. Burada her şey kendisi olmakla beraber aynı anda başka sayısız nesnedir de. "Özler" olmadığından her şey birbirinin içine dühûl etmek de ve sonu gelmeyen bir biçimde biri ötekine dönüşmektedir. Bütün nesneler, dinamik bir biçimde, "bir"dirler. Bu görüş açısını isabetli bir biçimde İbn Arabî'nin Varlığın Birliği (Vahdet-i Vücûd) kavramıyla mukayese edebiliriz. Ve artık idrâk ediyoruz ki bu, Çuang-Tzû'nun "Büyük Karmaşa" ya da Kaos dediği şeydir.
Sayfa 113 - Kaknüs YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Onun zihni hangi durumda zuhur ederse etsin o durumda bulunmaktan râzîdir. Onun dış görünüşü sessiz ve sakindir. Onun alnı açıktır ve bakışı da kaygısızdır. O bâzan sonbahar gibi soğuk ve acımasız olur; bâzan da ilkbahar gibi sıcak ve candan olur. Tıpkı dört mevsimin Tabîat'a uğrayıp geçmeleri gibi, sevinç ve öfke de ona aynı doğallıkla uğrayıp geçerler. (Sonu olmayan bir değişim içinde birbirine dönüşmekte olan) her şeyle kâmil bir uyum içinde olan İnsân-ı Kâmil hiçbir sınır tanımaz.
Sayfa 237 - Kaknüs YayınlarıKitabı okudu
Böylece İnsân-ı Kâmil her bakımdan Semâ'nın ile Arz'ın, yani kendisini Varlık âlemi olarak izhâr eden Yol'un [Tao'nun], Kâmil sûretidir. Semâ ile Arz hangi aslâ dayanarak var iseler ve yaşıyorlarsa İnsân-ı Kâmil de aynı ilkeye göre var olur ve yaşar. İnsân-ı Kâmil ile Yol'un [Tao'nun] icraatını bu ortak ilkesi Adem-i İcraat ilkesinden başka bir şey değildir. İnsanın yaşamak ve maksadına ulaşmak üzere ortaya koyduğu bilinçli çaba, bu yüce ilkeyi çiğner ve onun gerçekleştirmeyi umduğunu tamamen aksi bir sonuca yönlendirir.
Sayfa 229 - Kaknüs YayınlarıKitabı okudu
İnsân-ı Kâmil kavramı hakkındaki en temel gözlemi tekrarlamakla işe başlayalım; o da şudur ki: İnsân-ı Kâmil Yol'da [Tao'da] tümüyle ifnâ olarak onunla "bir" olmuş olan bir kimsedir. Manevî vecd içinde iken bir kimse eğer Nûra Kavuşma'nın kendi "nefs"inden hiçbir kalıntının [iz'in], ve "kendisi" ile Yol [Tao] arasında da hiçbir farkın kalmamış olduğu nihaî safhasını yaşarsa, işte bu olayı bir İnsân-ı Kâmil'in doğuşunun alâmetidir. Lao-Tzû bu safhaya "Vahid'i [Bir'i] kucaklamak" (pao) adını vermektedir. "Kutsal İnsan" Vahid'i kucaklar ve bundan ötürü de Semâ'nın [Arş'ın] altında ne varsa hepsinin de mi'yarı olur. Nefsini kontrol altında tutarak baş kaldırmasını engelleyen (İnsân-ı Kâmil) Vahid'i kucaklar ve bir daha da O'ndan aslâ ayrılmaz.
Sayfa 222 - Kaknüs YayınlarıKitabı okudu
Vecdin zirvesinde, "otururken unutmak" deyiminin de telkin ettiği gibi, İnsan-ı Kâmil'in zihni bir nev-i boş levha [tabula taşa] gibidir. Kevnî bütün olayların izleri bilincinden silinip gitmiştir; hattâ bilincinin kendisi dahi silinmiştir. [Onun için artık] "nesne" ile "özne" arasında hiçbir fark kalmamıştır. Çünkü zihni de nesneler de tamamen yok olup gitmişlerdir. Şimdi artık o "içinde mutlak olarak ademin bulunduğu", fizik-ötesi acâyib bir "sınırsız geniş" diyarın sâkinidir. Bununla beraber bu [tatmakta olduğu], onun "Hiç-Bir-Şeyin-Var-Olmadığı Köyü'nün ya da "Sınırsız-Genişlik Sahrası'nın bir sâkini olmasının ilk safhasından başka bir şey değildir. Bu mânevî deneyimin ikinci safhasında ise kevnî âlemin realitesi konu ifşa edilir. Bilincinden silmiş olan her şey, kendi bilinci dahi, bu safhada tamamen yeni bir biçim altında ona geri döner. Böylece Varlık âleminin yeni bir seviyesinde yeniden doğmuş olan İnsan-ı Kâmil artık, her an sonsuz çeşitlilikteki nesnelerin gelip gittiği, zuhur edip kaybolduğu ezelî hayat ile zong zong atmakta olan bütün Varlık âleminin kapsamlı ve hiçbir şeyle örtülüp perdelenemeyen bir vizyonuna hâkim durumdadır.
Sayfa 211 - Kaknüs YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Parmaklarının ucunda duran uzun zaman ayakta kalamaz. Büyük adımlarla yürüyen çok uzağa gidemez. Kendini göze çarpıcı kılmaya çabalayan parlamaz. Kendini haklı çıkaran üne kavuşmaz. Kendine çok güvenen uzun süre dayanmaz.
Sayfa 229 - KaknüsKitabı okudu
Mutlak'ın [Hakk'ın ya da Tao'nun] açısından belirli bir nesnenin iyi ya da kötü olmasının önemi yoktur. Hatta nesneler arasında asla böyle bir fark da yoktur. Nesneler bu ve daha başkaları gibi değer hükümlerini Mutlak'ın hiçbir ayrım gözetmeyen fiili aracılığıyla kendilerine "varlık" ihsân edilmesinden sonra, ve o da mahlûkatın özel bakış açısından ötürü, yüklenmektedirler. Başka bir açıdan bakılacak olursa, bütün mevcûdat, İbn Arabî'nin dediği gibi, sırat-ı müstakîm yani doğru yol üzerinde ve, Tao-cu bilgelerin dedikleri gibi de, "kendiliklerinden böyle"dir. Bu safhada hayr ile şer [iyi ile kötü] arasında bir fark yoktur.
Sayfa 287 - Kaknüs YayınlarıKitabı okudu
Kapının dışına çıkmadan da Semâ'nın altında ne varsa (yâni nesnelerin realitesinin ne olduğu) bilinebilir. Pencereden dışarı bakmadan da Semâ'ya giden Yolu [ya da Semâ'nın Tao'sunu] görmek mümkündür. İnsan ne kadar dışarı çıkarsa [yani derûnundan ne kadar uzaklaştırsa] o kadar az bilir. Bundan dolayıdır ki "Kutsal İnsan" dışarı çıkmadan [gerekli olan her şeyi] bilir. Bakmadan "Aydınlanır". Ve "teşebbüste bulunmaksızın" her şeyi başarır.
Sayfa 86 - Kaknüs YayınlarıKitabı okudu
Büyük Uyanış'ı tatmış olan bir kimsenin gözünde her şey Bir'den (Vâhid'den) başka bir şey değildir; her şey Gerçeğin (Hakîkatın, Hakk'ın) bizzât kendisidir. Ama aynı zamanda da bu tek Gerçek onun gözüne "aslı" olarak biribirlerinden farklı olan sonsuz çeşitli nesnelerin kaleydoskopvâri bir görünüşünü de ifşâ etmektedir. Ve Varlık âlemi de, bu açıdan, kesretle köpürmekte olan bir görünüş arz eder. Varlığın bu iki vechesi birbiriyle, bu nesnelerin Mutlak Bir'in (Vâhid-i Mutlak'ın) sonsuz sayıdaki kevnî sûretleri olduklarını idrâk ederek bağdaştırılmalıdır. Bu türlü idrâk edilen "Varlığın Tekliği" (Vahdeti Vücûd) Lao-Tzû ve Çuang-Tzû'nun felsefesinin özünü teşkil eder.
Sayfa 50 - Kaknüs YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Nesnelerin en yumuşağı : Su!..
Sema’nın altında sudan daha yumuşak ve daha zayıf olan bir şey yoktur. Ama sert ve kuvvetli şeyleri aşındırmada da onu hiçbir şey geçemez.
Sayfa 232 - KaknüsKitabı okudu
İbn 'Arabî'nin de Çuang-Tzû'nun da, sağduyuya sert bir darbe indirerek, "realite" denen şeyin herhangi bir relitesi olduğunu kabul etmeyi reddederek ve bunun rüyadan başka bir şey olmadığını söyleyerek işe başlamaları fevkalâde ilgi çekicidir. İbn 'Arabî' meşhur: "Bütün insanlar uykudadır; ancak öldükleri zaman uyanırlar" hadîsini zikrederek: "Âlem bir vehimden ibarettir; gerçek bir varlığı yoktur. Bilki sen dahi bir hayâlden ibaretsin. Ve idrak edip de kendi kendine 'bu ben değilim' dediğin ne varsa o dahi bir hayâldir" demektedir. Benzer şekilde Çuang-Tzû da şuna dikkati çekmektedir: "Kendinizin rüyada kuş olduğunuzu farz edin. (Bu durumda) gökde süzülür durursunuz. Kendinizin rüyada balık olduğunu farz edin, bu seferde havuzun derinliklerinde yüzersiniz. (Bütün bunları siz rüyanızda yaşarken yaşadığınız sizin "realite"nizdir). Buradan muhakeme ederek kimse bizim yani bu türlü bir konuşmaya katılmak da olan sizin ve benim uyanık mı yoksa rüyada mı olduğundan emin olamaz." Böylece "realite" denilen şeyin birdenbire rüyamsın ve gerçek-dışı bir şeye dönüşüp indirgenmiş olduğunu görmekteyiz.
Sayfa 272 - Kaknüs YayınlarıKitabı okudu
Kontrol altına alınmamış arzular ve tartışmaya can atan Akıl "nefs"in nüvesini teşkil eder. Ve "nefs" de bir kere teşekkül etti miydi sonunda bir insanın bütün varlığına hükmedecek kadar kuvvetlenerek büyür durur; onun bütün fiillerini Akıl dikte eder ve bütün hisleri, heyecanları ve düşünceleri de hep Akl'ın yüce kumandasına itaat eder. İşte bundan dolayıdır ki avamdan bir kimse için "kendi nefsini sıfırlaması" olağanüstü zordur. Akıl insanı "katı" ve "sert" yapar. Arzu ise onu doğal şartlara karşı bir didişmeye ve arzusunu yönlendirdiği nesneleri ele geçirmeyi "tasarlamaya" zorlar. Bu ise akıl yürütmeksizin ve herhangi bir şeyi Arzu etmeksizin hâdisâtın tabiî seyrine uymak ve bu yoldan da Tabîat ile tamamen birleşmiş olmak hususundaki Tao-cu idealin kesin karşıtıdır.
Sayfa 226 - Kaknüs YayınlarıKitabı okudu
Şu hâlde, İnsân-ı Kâmil hiçbir şey yapmaz, yani bir şey yapmış olmak niyetiyle bir şey yapmaz. Bir kimsenin bir şey yaptığı ân bunu yapmış olmasının bilinci onun bu fiilini "gayr-ı tabiî" kılar. Buna karşılık, İnsan-ı Kâmil herşeyi, kendisini ve diğer şeyleri kendi tabîatlarına [yâni, bir bakıma, kaderlerine] terkeder. İşte Adem-i İcraat (wu wei) teriminin anlamı budur. İnsân-ı Kâmil hiçbir şey icrâ etmediği içindir ki hiçbir şeyi de icrâ edilmemiş halde bırakmaz. Ve kendi Adem-i İcraat'ı dolayısıyla da eninde sonunda her şeyi yapmış olur. Çünkü bu mertebede kendi varlığı ile Tabîat özdeşleşmiş bulunmaktadır. Tabîat da, aslına bakılacak olursa, hiçbir şeyi zorlamaksızın her şeyin üstesinden gelir.
Sayfa 213 - Kaknüs YayınlarıKitabı okudu
Bilginin en son sınırı nedir? Bu, "ezeldenberi hiç bir şeyin aslâ mevcûd olmamış olduğu" şeklindeki görüşün temsil ettiği merhaledir. İşte bu, [Bilgi'nin], buna hiçbir şeyin eklenemeyeceği en uç sınırıdır.
Sayfa 135 - Kaknüs YayınlarıKitabı okudu
65 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.