"Bir tarih okuryazarı her türlü bilgiyi görmek, okumak, değerlendirmek durumunda iken her okuduğunu, duyduğunu doğru kabul etmekten ise kaçınmalıdır... "
tarih araştırmalarının yöntemine ve tarihsel bilginin mahiyetine dair araştırmalar 18. yüzyılda başlamıştır. tarih kavramı 19. yüzyıla kadar genel bir ifade ile olarak "ölü geçmişin ulaşılmış bilgisi" olarak anlaşılmıştır. tarihin yalnızca "siyasi" yanı üzerine durulmuş ve öğretilmesinin gerekliliğine de ancak siyasi zorunluluktan dolayı inanılmıştır.
tarih eğitimi; 19. yüzyılda millet - devlet sisteminin ortaya çıkışı ve demokrasi hareketlerine paralel olarak, laik bir zemin üzerinde, okul ders programlarında hak ettiği yeri almaya başladı ve vatan terbiyesini tamamlayıcı bir unsur olduğu fikri yaygınlaştı.