Tarihimizle Yüzleşmek

Emre Kongar

Tarihimizle Yüzleşmek Posts

You can find Tarihimizle Yüzleşmek books, Tarihimizle Yüzleşmek quotes and quotes, Tarihimizle Yüzleşmek authors, Tarihimizle Yüzleşmek reviews and reviews on 1000Kitap.
Vahdettin tabii ki, düşman tarafından yetiştirilmiş, onlardan para alan ve vatanını satan bir "casus" bir "hain" değildi ama İngilizler ve Mustafa Kemal'in önderliğindeki Kurtuluş Savaşı'nı yapanlar arasındaki tercihini İngilizlerden yana kullandığı da açıktır; zaten ülkeden bir İngiliz savaş gemisiyle kaçışı da bunun bir sonucudur.
Vahdettin'in, İngiliz The Daily Mail gazetesi muhabiri G. Ward Price'a yaptığı açıklama, 24 Kasım 1918 tarihli gazetelerde yer aldı: "İngiliz milletine karşı beslediğim sevgi ve hayranlığı babam Abdülmecit'ten miras aldım." 16 Aralık 1918.
Reklam
Abdülhamit’te baba kurbanı :D o borçları almayacaktın…
“Ne Ulu Hakandı, ne de Kızıl Sultan, çö­ken bir imparatorluğu yönetmeye çalışan ve dönemin koşulları çer­çevesinde başarısız kalmaya mahkum olan bir Padişahtı.”
Bu toprak kayıpları, esas olarak Endüstri Devrimi'ni kaçırmış bir imparatorluğun güçsüzleşmesinin ve bu devrimin ürettiği Milliyetçilik Akımları karşısındaki çözülmesinin bir sonucudur. Ama en azından, Abdülhamit, bir çöküşü engelleyen veya durduran bir "Ulu Hakan" olarak da görülemez. Tam tersine, uluslararası siyasetin oyuncağı olmuş, çaresizliğe düşmüş, imparatorluğun iflasını kabul ederek, Düyun-u Umumiye'nin ilanıyla tüm mali yetkileri, alacaklıların eline vererek, imparatorluğun sonunu belirlemiş bir padişahtır.
Sen Abdülhamit’i savundun!
Özellikle Cumhuriyet karşıtı, Os­manlıcı "gayri resmi tarih" yazıcıları Abdülhamit'i neredeyse im­paratorluğu kurtaran "Ulu Hakan" yapmışlar, "Zamanında tek bir karış Osmanlı toprağı kaybedilmemiştir, " gibi, gerçeklere bütü­nüyle aykırı yalanları televizyon ekranlarından bile dile getirmek­te sakınca görmemişlerdir. Bugünkü siyasal ve ideolojik karşıtlıklardan en çok etkilenen, bu nedenle de en çok saptırılan dönem, II. Abdülhamit dönemi­dir diyebiliriz.
Bilindiği gibi bir grubu bir arada tutmanın en iyi yolu, onları "ortak bir düşmana karşı birleştirmektir".
Reklam
Aslında Ermeni olaylarının bir soykırım olmadığının en güzel kanıtlarından biri de bu savaşlardır: Hangi ülkede, soykırıma uğradığını öne süren bir azınlık, düzenli ordularla içinde yaşadığı devlete karşı bir savaş sürdürebilmiştir? Düzenli ordular kurabilecek bir güce sahip, ardında tüm Batı dünyasının desteği olan bir cemaati soykırıma uğratmak olanaklı mıdır?
aramızdaki Atatürk düşmanları aslında kimlerdir?
Savaşın sona ermesiyle Ermeniler amaçlarına vardıklarını sandılar: 10 Ağustos 1920' de, Birinci Dünya Savaşı'nda yenilen Osmanlı İmparatorluğu'nun imzaladığı Sevr Antlaşması ile Anadolu'da bir Ermeni Devleti kuruluyordu. Oysa varılan bir amaç yoktu; tam tersine Mustafa Kemal Atatürk'ün önderliğindeki halk, Anadolu'nun tarihini yeniden biçimlendirmeye başlamıştı.
Osmanlı İmparatorluğu Endüstrileşme Devrimi'ni kaçırmış olduğu için çöktü. Endüstrileşme Devrimi'ni kaçırmış olmasının nedeni ise Amerika'nın keşfiyle Avrupa'da başlayan değişim sürecinin dışında kalmış olmasıydı. Amerika'nın keşfi ise, yine diyalektik olarak Fatih Sultan Mehmet'in İstanbul'u fethetmesiyle Osmanlı İmparatorluğu'nun Doğu-Batı ticaret yollarına hakim olması ve Batı'nın yeni yollar aramasının bir sonucudur.
Muharrem Kararnamesi'nin yayınlanma tarihi olan 1881'den Birinci Dünya Savaşı'nın sonu olan 1918'e kadar geçen 37 yıl boyunca Osmanlı'nın yaşamasının nedeni İngiltere, Fransa, Almanya ve Rusya arasında "Doğu Sorunu'nun" nasıl çözüleceği, yani imparatorluğun nasıl bölüneceği konusunda bir anlaşmaya varılamamış olmasıdır.
552 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.