Hanedan halkının Mustafa Kemal hakkında evin içinde ne konuştuğu bizi hiç ilgilendirmez. Mahrem konuşmalar tarihe mâl olamaz. Bugün ise samimi olarak şunu söylüyorlar: “Mustafa Kemal irticaya karşıdır.” Çünkü hanedan da “mürteci” diyebileceğimiz birtakım grupları sevmez. Çünkü hanedan, tasavvufî terbiye sahibidir; gösterişli, nümayişli, yıkıcı, tahkir yoluna sapan fundamentalist diyebileceğimiz gruplarla iyi anlaşamazlar. İkincisi, “Devleti kurtarmıştır” derler. Bir Türk generalin başarısı, onlar için iftihar edilecek bir şeydir ve bunu her zaman söylemişlerdir. Üçüncü söyledikleri de şudur: “Bize yakışmaz. Mevcut Türk devletine dil uzatılmaz.”
Tenkit başka, toptan saldırma ve tahrip amaçlı saldırı başkadır. Bu zihniyet çok açıktır: Türk devleti mukaddes bir organdır. Bizim için devlet rastgele bir kuruluş, sadece asayişin ve sosyal kontratın sağlayıcısı bir müessese değildir. Cevdet Paşa’nın ifade ettiği gibi, Müslüman-Türk düşüncesinde sosyolojik olarak “Devlet, vahyin eseridir.” Yani insanlara verilen ilahî aklın kabul ettiği bir organizasyondur devlet. Bunu mukaddes bilirler. Bu nedenle o fakr-ı zaruret içinde bile padişah hazineye el sürmez.