Tarihin Hafızası

Mehmet Çelik (Prof.Dr.)

Öne Çıkan Tarihin Hafızası Gönderileri

Öne Çıkan Tarihin Hafızası kitaplarını, öne çıkan Tarihin Hafızası sözleri ve alıntılarını, öne çıkan Tarihin Hafızası yazarlarını, öne çıkan Tarihin Hafızası yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
296 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Sıra dışı tarih anlayışına sahip Mehmet Çelik. Son 1000 yıllık tarihimize dayanarak son 100 yılımızı çok güzel tetkik etmiş olayların hep perde arkasına bakmamızı öneriyor bize. Dünyadaki konumumuz ve güçlenen ülkemize oynanan oyunlardan söz edip uyanık durmamızı isterken tarihi de cidden objektif olarak yorumluyor. Her Türk gencine öneririm.
Tarihin Hafızası
Tarihin HafızasıMehmet Çelik (Prof.Dr.) · Paradoks Yayınları · 201257 okunma
Çanakkale’de Kaybettiğimiz Hafıza Biz Çanakkale’de üç nesil (dede-baba-torun) birden çarpıştık, üç nesli bir arada kaybettik. Siperde dedenin kucağında torunu da şehit oldu.253.000 insan kaybettik. Ama esas kaybettiğimiz, daha doğrusu kaybettirilen daha değerli bir şeyimiz vardı; Hafızamız! Evet, en önemli kaybımız kaybettirilen hafızamızdı.
Sayfa 190Kitabı okudu
Reklam
Tarih
Tarih, milletlerin hafızasıdır. Hafızasını kaybeden insan; nasıl dostunu-düşmanını ayırt edemez, alacağını-vereceğini bilemez, geleceğini planlayamazsa; milletler de böyledir. Hafızasını kaybeden milletler de dostlarını- düşmanlarını ayırt edemezler, alacaklarını- vereceklerini bilemezler, istikballerini de planlayamazlar. Hafıza kaybı, vizyonun yok olması demektir. Vizyonu olmayan toplumlar, okyanusta pusulası bozuk gemi gibidirler
296 syf.
·
Puan vermedi
·
7 saatte okudu
Mehmet Çelik Hoca'nın makalelerinden derlenen kitapta, tarihimizde olan olaylar sade ve akıcı bir dille anlatılmış. Kürt, Dersim, Ermeni meselelerine, Çanakkale'ye, Davos'a ve bir çok olaya değinilmiş. Okunması yararınıza olacak diye düşünüyorum. Tavsiye ederekten; Keyifli okumalar...
Tarihin Hafızası
Tarihin HafızasıMehmet Çelik (Prof.Dr.) · Paradoks Yayınları · 201257 okunma
1. Dünya savaşı'nda 4 milyon kilometrekare toprak kaybetmiş, 5 milyona yakın insanını yitirmiş, Milli Mücadele'yi çok zor şartlar altında gerçekleştirip, istiklâlini zar zor kurtarmış, savaş artığı 13 milyon nüfusundan 8.5 milyonu kadın, geri kalanları yaşlı, sakat ve çocuklardan oluşan bir toplumla yeni bir devlet kuracaksınız!.. Bu hiç de kolay bir iş değildi. Nihayet dünyada geçerli olan yönetim anlayışı "ulus devlet modeli"ydi ve 1923'te bu modeli esas alan Cumhuriyet kuruldu. Artık parlamenter sistemle, yani halkın özgür iradesiyle seçtiği temsilciler vasıtasıyla kendi kendini yönetmesi söz konusuydu. Ama ortada bir gerçek vardı: Bu 13 milyon nüfus eğitimsiz, aç ve perişandı. Karnını doyurmaktan, hayatını devam ettirmekten başka bir düşünceleri yoktu. Bu nedenle sistemin kuruluşuyla da işleyişiyle de zihnen bile olsa ilgilenecek durumda değillerdi. Evet, ülkede bir parlamento vardı. Seçime benzer bir şeyler de oluyordu: Sandıklar kuruluyor, usulen oy da kullanılıyordu. Fakat milletvekillerini Ankaradan üç kişi belirliyordu. Bu parlamentodan bir başbakan ve bakanlar kurulu da oluşuyordu ama, bu da bir kişinin tayin etmesiyle oluyordu. Özetle "Milli İrade"nin "M"si bile ortalıkta yoktu.
Sayfa 24 - paradoksKitabı okudu
Reklam
56 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.