Tarihin Satır Aralarından 2

Ömer Faruk Yılmaz
Tarih öğreneceğiz diye her çıkan esere, makaleye ya da belgesele hemen sarılamayız. Çünkü tarih bir milletin ihyası olduğu gibi imhası da olabilir. Şu bir hakikattir ki, bugün yaşanan meselelerin temelinde yatan, tarih bilmezliktir. Sözün özü, tarih okurken ve seçerken 'doğru bilgi' almak yetmiyor, 'doğru bilgiyi' doğru kaynaktan almak gerekiyor.
Sultan Abdülaziz
"Memleketime demiryolu yapılsın da isterse sırtımdan geçsin, razıyım" demişti.
Sayfa 144Kitabı okudu
Osmanlılar, zeka ve kabiliyetten çok azim, gayret ve liyakate ehemmiyet vermişlerdir. zaten çalıştırılmadan, işletilmeden sadece zeka ve kabiliyetin bir işe yaramayacağı aşikârdır. İlim azim ve sebat ile elde edilir.
Sayfa 202Kitabı okudu
Lokman Hekim'e: "Bilgeliği kimden öğrendin?" diye sorduklarında: "Körlerden öğrendim. Çünkü onlar elindeki değnekle tam araştırmadan adım atmazlar. Basacakları yerin sağlam olduğundan emin olduktan sonra adım atarlar... Bundan dolayı ben de bir iş yapacağım zaman düşünür, faydalı ise konuşur, yararlı ise yaparım... Faydasız ise bırakmayı ve susmayı tercih ederim." demiş.
Peygamber efendimiz (s.a.v) Veda Hutbesi'nde ve birçok defalar da"Arab'ın aceme, acemin Arab'a, hiçbir beyazın siyaha, hiçbir siyahında beyaza üstünlüğü yoktur. Allahu teala katında üstünlük ancak takva iledir"buyurarak kavmiyetçiliği yasaklamıştır.
Sayfa 244Kitabı okudu
Fetih, aslında bir başkasının ülkesini devlete katmak ve adalete açmak demektir.
Batıda ilk banyolu otel
Bugün medeniyet merkezi gibi lanse edilen batıda, ilk banyolu otelin 1820 yılında açıldığını, bundan aşağı yukarı 700 yıl önce ibn-i Battuta'nın Kastamonu'da mükemmel bir hamamı olan kervansaraya misafir olarak hayran kaldığını biliyor muydunuz?
Sayfa 229Kitabı okudu
Sultan Birinci Mahmud'un terzibaşısı, idari işlere dair bir yazı yazarak padişaha takdim eder. Bunun üzerine padişah, yakınlarından birine şöyle der: "Bizim terzibaşı idari işlerle meşgul. Git vezire söyle de gelsin bana bir kat elbise diksin!"
Sayfa 158Kitabı okudu
Günümüzde milliyetçilik diye tabir edilen kavmiyetçilik ve ırkçılık İslam'da yoktur. İslam renk, dil, cinsiyet ve coğrafya farklılıklarına değer vermez, bunların hepsini eşit tutar. Üstünlüğün ise sadece takva ile olduğunu bildirir.
Sayfa 244Kitabı okudu
"Bre yiğit arkadaşlarım, niye telaşlanırsınız..Bir başa bir göz yeter. İki gözü arkada kalmaktansa tek gözlü kalıp ileriye bakmak daha iyidir."
Milletin hazinesi millet içindir...
Sultan Birinci Mahmud, kuyumculukla uğraşırdı. Bir gün vezirlerinden biri "Sultanım, devletin bütün hazinesi sizin olmasına rağmen niçin kendinize zahmet verirsiniz?" dedi. Sultan, tebessüm ederek vezirine baktı ve şöyle dedi: "Kaba laf edersin vezirim, milletin hazinesi millet içindir. Benim çalışıp alın teri dökmem ise kazanılan helal paranın tadını unutmamak içindir..."
Sayfa 146Kitabı okudu
Bu felakete üç katır çekmedi mi?
Birinci Dünya Savaşı'ndan sonra İstanbul dahil Osmanlı Devleti'nin birçok şehri işgal edilmiştir. Bu işgal günlerinde, Süleyman Nazif ile bir arkadaşı İstanbul'da dolaşırken yolda, birbirine bağlanmış üç arabalık katarı, sadece iki katırın çektiğini görürler. Arkadaşı, Süleyman Nazif'e: "Hayret! Bu iki katır bu katarı nasıl çekebiliyor?"diye sorunca süleyman Nazif, Osmanlı Devleti'ni Birinci Dünya Savaşı'na sürükleyen İttihatçıların başını çeken üç paşayı (Enver, Talat ve Cemal) kastederek şöyle cevap verir: "Bu da bir şey mi efendi! Koskoca 600 yıllık Osmanlı Devleti'ni bu felakete üç katır çekmedi mi?"
Sayfa 169Kitabı okudu
ÇANAKKALE’DEN MEKTUP
Çanakkale Cephesi’nde muharebeye katılan bir askerin, muharebe devam ederken, memleketteki kardeşine yazdığı bir mektup şöyledir: “Benim tek kardeşçiğim Mehmet! Sen, bensiz oralarda ne yapıyon? Ne iş tutuyon? Haber ver bakalım; Koca Nine zahîrelerimizi öğüttü mü? Köyün değirmeni işliyor mu? Şimdicik ben kalksam da köye geliversem bir dilim ekmek bulup verebilin mi? Küçük pınar daşdı mı? Daşmadıysa susuzluk çekersiniz, vah vah! Bana bak oğlum, şimdicik çocuklar delikanlı yerine geçtiler. Sen de davran, Koca Nine’ne, köyün ihtiyarlarına yardım et. Sana ne iş verirlerse yapıver, anladın mı? Sen beş vakit namazını kılıyon mu? Yoksa tenbel tenbel sokaklarda mı dolaşıyon? Aman Mehmet’im, beş vakit namazını sakın, sakın ha terk etmeyesin! Namazını kılmazsan, orucunu tutmazsan Allâhü Teâlâ seni sevmez. Beş sene sonra asker olunca yüzünde nur görülmez. Sonra senin adını bölükte ‘Yüzü Şavksız Mehmet’ koyarlar. Bizim köyün hocası büyük âlimdir. Sen beni dinle; hocaefendinin eteğine yapış! Sen ondan, daha yirmi bin ilim kaparsın. Bizleri sorarsan; Ah oğlum bilsen, cenkte neler, ne babayiğitlikler gösteriyoruz!” -Bölük Emîni ve Başçavuş Hüseyin
- Sultanım, devletin bütün hazinesi sizin olmasına rağmen niçin kendinize zahmet verirsiniz? - Kaba laf edersin vezirim, milletin hazinesi millet içindir. Benim çalışıp alın teri dökmem ise kazanılan helal paranın tadını unutmamak içindir..
Sayfa 146 - Sultan 1. MahmutKitabı okudu
Resim