İbn Sebe Meselesi

Tarihin Tahrifi

Sıddık Korkmaz

Tarihin Tahrifi Sözleri ve Alıntıları

Tarihin Tahrifi sözleri ve alıntılarını, Tarihin Tahrifi kitap alıntılarını, Tarihin Tahrifi en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Askerî'ye göre Seyf, aslı olmayan olaylar uydurmuş ve doğruyu yanlış, yanlışı doğru gösterecek şekilde tarihi olayları tahrif etmiştir. Aynı şekilde adı sanı duyulmamış bir çok sahabe icad etmiştir. Seyfin bu uydurmasına ilk aldanan Taberi olmuş, ondan sonra da İbnu'l-Esîr, îbn Asâkir, İbn Kesir ve diğerleri aynı şekilde onun rivayetini nakletmişlerdir.
Sayfa 19 - araştırma yayınları, birinci basım, kasım 2005, ankara
Hz. Osman'ın (r.a) hatalı politikaları meselesi.
Kendi akrabalarına öncelik ve ayrıcalık tanımasına örnek olarak amcası Hakem b. Ebi'l-Âs'ın durumu verilebilir, Hz. Peygamber'in Hakem'i Medine'den kovması, geri gelmesi hakkındaki bütün girişimleri geri çevirmesine rağmen, Hz. Osman'ın onu geri getirmesi ve öldüğünde mezarını yaptırması, oğullarından Hâris'e Medîne pazarının vergilerini tahsis etmesi, öteki oğlu Mervân'ı kendisine sekreter yapması, özellikle Mervân'a verdiği İfrıkiyye bölgesinin humusu, hazineden sorumsuzca harcama yapmasına karşı çıkan Abdullah b. Erkam'ı görevden alıp yerine genç ve tecrübesiz olan Zeyd b. Sâbit'i ataması göze batan ve tepki toplayan uygulamalarından sayılabilir.
Sayfa 41 - araştırma yayınları, birinci basım, kasım 2005, ankara
Reklam
Hz. Osman nasıl öldürüldü ve o dönemde olup bitenlerin anlamı nedir sorusuna dönecek olursak, Akbulut'un da işaret ettiği gibi cereyan eden bu olayların "İlk Müslüman ayaklanması" olduğunu söyleyebiliriz, Olayların kendi şartları içinde değerlendirilmeyip de Sebeiyye gibi bir kurguyla açıklanmasının sahabe karizması ya da sahabe kutsanması gibi bir anlayışa yol açtığını iddia edebiliriz. Bu anlayışın ise sonraki dönem Müslümanlarında başlarındaki idareye karşı zalim bile olsalar sürekli itaatkar bir tutumun gelişmesine, her hangi bir siyasî olumsuzlukla karşılaşıldığında da altında bir suçlu ya da İbn Sebe aramak gibi bir yanlış anlayışa sürüklediğini söyleyebiliriz.
Sayfa 51 - araştırma yayınları, birinci basım, kasım 2005, ankara
Siyasî içtimaî, iktisâdi tarihî, kültürel, coğrafî ve benzer sebepler, dinin anlaşılmasında birtakım farklılıklara yol açmıştır. Bu farklılaşmaların belirli bir süreç dahilinde kurumsallaşması, görüşlerin sistematik nitelik kazanarak sosyo-kültûrel yapıyı derinden etkilemesi ve oluşan mecrada, temel argümanları desteklemek ve temellendirmek amacıyla fikir üretilmeye başlaması, karşımıza mezhep olgusunu çıkarmıştır.
Sayfa 10 - araştırma yayınları, birinci basım, kasım 2005, ankara
ne ilkti ne de son olacak.
Halife Medine'de desteğini o derecede kaybetmiştir ki katline iştirak edenlerden birisi Medine sokaklarında Osman en-Na'sel'i öldüren benim diye dolaşmasına rağmen kimseden bir tepki görmemiştir.''' Öte yandan Hz. Osman'ı "Na'sel" lakabıyla isimlendirmeleri de oldukça ilginçtir. Na'sel uzun sakallı anlamına gelmektedir. Hz. Osman da yakışıklı ve uzun sakallı olduğundan özellikle İsfahan'ın dihkanlarına benzetilmektedir. Dihkanlar ise bir bakıma derebeyleri gibidirler. Sorgusuzca mal ve mülk harcama yetkileri vardır. Medînelilerin de Hz. Osman'a bu lakabı takmalarının arkasında yatan gerekçe onun Beytülmal'den yaptığı sorgusuz harcamaları olmalıdır.
Sayfa 49 - araştırma yayınları, birinci basım, kasım 2005, ankara
Hz. Osman'ın yanlış uygulamalarına tepki gösterenlerin sözcülüğünü üstlenen Ammâr b. Yâsir'in feci şekilde dövülüşü, Mikdat ve İbn Mesud'un cenazelerini bile Hz. Osman'a emanet etmeyen vasiyetleri, Şam valisi Muâviye'nin uygulamalarına karşı çıkan Ebü Zer'in Rebeze'de sürgünde ölmesi, Hz, Osman'ın kendisi ve akrabaları için koruluk tahsis etmesi, Beytülmaldeki mücevherleri kendi kızlarına vermesi gibi siyasî yanlışların daha sonra Sebeiyye fırkası kurgusuyla örtülmeye çalışıldığını söyleyebiliriz.
Sayfa 44 - araştırma yayınları, birinci basım, kasım 2005, ankara
Reklam
Genel olarak hadisçilerin tarihçiler hakkındaki kanaatlerinin olumsuz olduğu bilinmektedir. Bu durumun meslekî bir rekabet olup olmadığı tartışmaya açık bir konudur. Seyfi eleştirenlerin hadisçi oluşları, tarihçilerin hadis metotlarını kullanarak kendilerine benzer "kutsal" bir alanla uğraşmıyor olmaları, tarihçileri küçümsemeye ya da kendi kurallarına uymayı beklemeye yol açmış olabilir. Bu anlayışın bir uzantısı olarak Hadis edebiyatında Rical ve Tabakât eserleri bulunmasına rağmen, tarihçiler için böyle bir gelenek neredeyse yoktur.
Sayfa 13 - araştırma yayınları, birinci basım, kasım 2005, ankara