Tarihin Yaşam İçin Yararı ve Yararsızlığı Üzerine

Friedrich Nietzsche

En Eski Tarihin Yaşam İçin Yararı ve Yararsızlığı Üzerine Sözleri ve Alıntıları

En Eski Tarihin Yaşam İçin Yararı ve Yararsızlığı Üzerine sözleri ve alıntılarını, en eski Tarihin Yaşam İçin Yararı ve Yararsızlığı Üzerine kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Önünde yayılan sürüyü gözle bir: Ne dünü bilir ne bugünü, bir o yana sıçrar, bir bu yana, yer uyur, geviş getirir, yeniden sıçrar, sabahtan akşama, bugünden öbür güne, kısacık yaşamının haz ve acılarıyla bağımlı, an'ın tepeciklerinde yaşar durur, bu yüzden de ne bir üzüntü ne de bir bıkkınlık duyar. Bunu görmek insana ağır gelir, çünkü insan insanlığıyla göğsünü kabartır hayvan karşısında ama yine de hayvanın mutluluğunu kıskanarak izler. İnsan tıpkı hayvan gibi bıkkınlık ve acı içinde olmadan yaşamak ister yalnızca ama bunu boş yere ister, hayvan gibi istemez bunu da ondan. İnsan bir ara hayvana, neden bana mutluluğundan söz etmiyorsun da yüzüme bakıyorsun öylece, diye sorsa hayvan herhalde, söylemek istediğim şeyi hemen unutuyorum da ondan, diye yanıt verecekti - ama işte o bu sözü bile unutup sustu: İnsan buna yeniden şaşırıp kaldı.
Sayfa 37
Hayvan işte böylesine "tarihdışı" yaşar: Çünkü hayvan, geride hiçbir kesir bırakmayan bir sayı gibi, şimdinin içinde yitip gider, kendini başka türlü göstermeyi bilmez, hiçbir şeyi gizlemez ve hiçbir anda hiçbir zaman olduğundan başka türlü görünmez, açık olmaktan başka türlü olamaz.
Sayfa 38
Reklam
Önsöz
"Etkinliğimi arttırmadan ya da doğrudan doğruya canlandırıp (yaşamıma) bir şey katmadan bana bilgi veren her şeyden nefret ediyorum." Goethe özdeyişi...
Sayfa 33 - say yayınları
Birçok büyük yıkım bitkilerin düşüncesizce dikilmiş olmalarından kaynaklanır. Gereksinim duymayan eleştirici, sevgisi olmayan antikacı, kendisi büyük olanı gerçekleştiremediği halde tanıyan kimse, işte bu gibi kimseler, yabanotu ya da ayrıkotu gibi fışkıran, kendi doğal ana topraklarına yabancılaşan, bundan dolayı da soysuzlaşan bitkiler olurlar.
Sayfa 54 - Say Yayınları
Onuncu Bölüm
...canavar dişleri gibi kavramlarla kaplanmış, kavram canavarları yaratarak, üstelik söz hastalığından acı çekerek ve henüz sözcüklerle damgalanmamış kendi her özel duyumumuza karşı güvensizlik duyarak ezilmişiz. Böyle cansız ama yine de korkunç biçimde hareketli, oynak bir kavram ve sözcük fabrikası olan benim de -:)- hâlâ kendi hakkımda "cogito, ergo sum"* demeye hakkım var da "vivo, erogo cogito"** demeye hakkım yok. *Dekart'ın dillere pelesenk olan cümlesi. **Niçe'nin "yaşıyorum, öyleyse düşünüyorum" diye çevrilen naziresi.
Sayfa 130Kitabı okudu
Dokuzuncu bölüm
Modern (çağdaş) insan, evrensel sürecin piramidi üzerinde azametle ve mağrur duruyor ve bilgisinin kilit taşını bunun üstüne koyarak dört bir yanıyla kendisine itaat eden doğaya şöyle çıkışır gibi görünüyor: "Biz ereğimize vardık, biz ereğiz, biz sonuna ermiş yetkin yaratığız, tümüyle doğayız. Ey, 19. yy'ın pek mağrur, burnu büyük Avrupalısı (rte reisim, sen misin yoksa) çokça kuru gürültü ediyorsun! Senin bilgin doğayı sonuna dek kuşatmıyor, onu sona erdirmiyor, tam tersine kendi doğanı, kendini öldürüyorsun yalnızca. Bilen kişi olarak üstünlüğünü bir kez de "yapabilen kişi" olarak geride kalışınla ölç. Elbette sen bilginin güneş ışınları üzerinde yükselip duruyorsun göğe, ama aynı zamanda kaosa düşüyorsun...
Sayfa 112Kitabı okudu
Reklam
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.