Muhammed bin Sehl bin Asker el-Buhârî bana şöyle anlattı: İsmâîl bin Abdulkerîm Ebu Hişâm bize şöyle dedi: Abdussamed bi Ma'kıl bana Vehb bin Münebbih'in şöyle dediğine şahit olduğunu nakletti: Allah, Eyyûb'u andığı ve Onu methettiğinde, İblis -lanet üzerine olsun- meleklerin uyum halinde Eyyûb'a rahmet dilediklerini işitti;
Musa bin Harun bana şöyle anlattı: Amr bin Hammad bize Esbat, Suddi'den şöyle dediğini bize rivayet etti:
İbrahim aleyhisselam’ın sofrası zengindi, insanlara yedirir ve misafir kabul ederdi. Bir gün insanlara yemek ikram ederken ihtiyar bir adamın sıcak havada yürüdüğünü gördü. Bunun üzerine ona bir merkep gönderdi ve yanına gelmesini istedi. İhtiyar merkebe bindi ve İbrahim'e geldi. İbrahim ona yemek ikram etti. Adam lokmayı ağzına götüreceğine kah gözüne, kah kulaklarına götürüyor ancak bu denemelerden sonra lokmayı ağzına götürebiliyordu. Lokmayı yuttuktan kısa bir süre sonra da ifraz ediyordu. İbrahim aleyhisselam, daha önce Allah'tan, kendisi istemedikçe ruhunu almamasını dilemişti. İhtiyarın bu halini görünce ona: "Sana ne oluyor? Neden bu haldesin?" diye sordu. Adam: "İhtiyarlık bu” dedi. İbrahim: "Kaç yaşındasın?" diye sordu. Adamın yaşı, İbrahim'in yaşından iki yaş büyüktü. İhtiyar adama: "Seninle aramda iki yaş fark var. Senin yaşına geldiğimde ben de mi böyle olacağım?" diye sordu. Adam: "Evet, ey İbrahim!" dedi. Bunun üzerine İbrahim: "Allah'ım bu adamın yaşına gelmeden beni yanına al" diye dua etti. Ölüm meleği olan ihtiyar kalktı ve İbrahim'in ruhunu aldı.
İbrahim aleyhisselam vefat edince -vefat ettiğinde iki yüz yaşında, bir rivayete göre de yüz yetmiş beş yaşındaydı. Hebron mezrasında, Sare'nin kabri yanında defnedildi.
İbn Humeyd bize, Hakem bin Beşir, Amr bin Kays el-Mülai, Said bin Beşir ve Katade'den şöyle dediğini rivayet etti:
Lut’un karısı elçileri görünce kavmine gitti ve: "Bu gece Lut'a bazı adamlar misafir oldu. Onlardan daha güzel yüzlü ve daha güzel kokulu kimse görmedim" dedi. Bunun üzerine süratle Lut'un evine yöneldiler. Lut hızlı davranarak kapıda onları engelledi ve "İşte kızlarım! İsterseniz onlarla evlenin!” Hicr, 71 dedi. Onlar: "Biz seni elâlemin işine karışmaktan menetmemiş miydik?” Hicr, 70 dediler. Meleklere baskın yaptılar. Ancak melekler onları çarparak gözlerini kör ettiler. Onlar: "Ey Lut! Bize sihirbazlar getirdin. Senin gibi bizi büyüleriyle çarptılar. Artık sabah görüşürüz!" diye tehdit ettiler. Ravi dedi: Cebrail, her birinin nüfusu yüz bin olan, Lut kavminin dört beldesini kanadının üstüne aldı. Horozların ötme vaktiydi. Semadakiler seslerini duyuyordu. Ve Cebrail beldelerinin altını üstüne getirdi.
Bu rivayet Taberi tefsirinde de geçmektedir.
Muhammed bin Abdula'lâ bize, Muhammed bin Sevr Ma'mer ve Katade'den "Bizimle Lut kavmi hakkında mücadele etmektedir” ayetine ilişkin olarak şöyle dediğini rivayet etti:
Bize anlatıldığına göre İbrahim meleklere: "Ya orada elli Müslüman varsa?" diye söylemiş. Melekler: "Orada elli Müslüman varsa onlara azap
İbnHumeyd bize Yahya bin Vadıh, Hüseyn bin Vakıd, Ebu’z-Zubeyr, Mucahid ve İbn Abbas'tan, "Haccı insanlara ilan et.” ayeti hakkında şöyle dediğini rivayet etti: İbrahim Halilullah aleyhisselam taşın üzerine çıktı ve şöyle seslendi: "Ey insanlar! Hac size farz kılındı." Bu sesi, kıyamet gününe kadar insanların hacca gitmesi, Allah'ın ilminde takdir edilmiş olan ve babalarının sulbünde veya annelerinin rahminde bulunan herkes duydu ve "Lebbeyk Allahumme lebbeyk!” diye cevap verdi.
İbn Humeyd bize, Hakkâm, İsa bin Yezid ve Hasan'dan şöyle dediğini rivayet etti:
Hasan'a: "Yakub aleyhisselam’ın Yusuf aleyhisselam’a olan hasreti ne ölçüdeydi?" diye soruldu. Hasan: "Onun hasreti çocuğunu kaybeden yetmiş annenin hasreti kadardı" diye söyledi. Ona: "Bundan dolayı sevabı ne kadardı?" diye soruldu. Hasan: "Yüz şehidin sevabı kadardır. Onun Allah hakkındaki hüsnüzannı hiçbir zaman bozulmadı.” diye cevap verdi.