Bu yamaç öylesine yüksek,
Öylesine heybetliydi ki, dünyanın ucu, en uç noktası
olarak geliyordu gözüne.
Okul ve gençlik yıllarında dünyanın en yüksek dağı
olarak Everest'in öğretilmesi de, onun bu yamaca
olan bakışını hiç ama hiç değiştirmemişti.
Everest ne kadar yüksek olursa olsun,
bir Everesti milyarlarca insanla paylaşacak
birisi değildi. Hem Everesti bütün insanlarla paylaştığı zaman, kendi hissesine kaç santim düşerdi ki?
Oysa insanların geneliyle bir dağa sahip
olmaktansa, tek başına bir tepeye sahip olmak çok daha önemli, çok daha anlamlıydı onun için.
Evet, onun Everesti bu yamaç idi.
Yıllar geçerek kendisi büyümüş,
fakat iç dünyasındaki bu görkemli yamaç,
hiç mi hiç küçülmemişti.
Ve şimdi o, dünyadan ayrılmak için gelmişti.
Nitekim dudaklarından gayriihtiyari dökülen sözler, bu bilincin, bu isteğin, bu sevginin bir ifadesidi..
Dünyada bir amacı gayesi ve varlığının bir nedenin bulamayan yada anlayamayan bir gencin Veda yamacı hikayesi.
İnsanlardan ve insanların hayat psikolojisinden nefret eden bir genç.İman, bir yaratıcı olduğuna inanmayan biri.
Genç yaşamını sonlandırmak için en uygun olan yerin veda yamacı adını verdiği dağın olmasını konusunda fikir sahidir.
Her şeye son vermek için evinden çıkıp veda yamacına doğru yolculuk yapıp tepeye yakın yerlerde bir ihtiyar ile karşılaşır.
Ve asıl hikaye ihtiyarla beraber o geçen geceden sonra başlayactır...