Bir pirinç tarlasının yanından geçerken birkaç küçük çocuk görürdün; dört-beş yaşlarında. Sen daha ne olduğunu bile anlamadan bir tanesi sana el bombası atardı. Lanet olsun. Ne biçim bir savaş bu ?
Jake ayaklarını kuma gömdü. Zihninde bir müzik çalmaya başladı. Otis Redding. Creedence Clearwater. Fleur, Vietnam'daki bütün sesleri geri getiriyordu. Johnny Guy'un evinin çimenliğinde diz çökerek sırılsıklam ve hıçkırıklara boğulmuş hâlde onu kollarında tuttuğu anı hiç unutmamıştı. Jake'in içindeki duvarda -sağlam olduğunu sandığı o duvarda- bir delik açmıştı ve Jake bütün duvarın yıkılacağından korktuğu için o zamandan beri tek kelime yazamamıştı. Yazmak, kendini ifade edebildiği tek yoldu ve o olmadan yarım bir hayat yaşıyormuş gibi hissediyordu.
Kumsal evine bakarken Fleur'ün dönüştüğü kadının, kendisinin düştüğü zindanın anahtarına sahip olup olmadığını merak etti.