Tasavvuf Posts

You can find Tasavvuf books, Tasavvuf quotes and quotes, Tasavvuf authors, Tasavvuf reviews and reviews on 1000Kitap.
Ebû Muhammed Abdullah hazretleri vefatından kısa bir zaman önce şöyle dua etmiştir: “Yâ Rabbî! Nefsimi bana musallat kılma. Ona karşı beni yardımsız, yalnız bırakma. Nefsim bana acımıyor. Bana sen merhamet eyle. Ondan beni muhâfaza eyle. Yazık bana! Ölümden nasıl kaçarım. Kaçsam bile o mutlakâ bana yetişecektir. Ben ölümü nasıl unutabilirim. Ben
Geylânî hazretleri fıkıh ve hadîs ilimlerinde müctehid idi. Kâdiriyye tarîkatının kurucusudur. Ehl-i sünnet îtikâdını ve din bilgilerini her tarafa yaydı. Kıymetli nasihatleri vardır. Buyurdu ki: “YAZIKLAR OLSUN SANA!” “Yazıklar olsun sana! Cehennemlik işler yapıyor, cenneti umuyorsun. Geçici şeylerle avunuyor onları seviyor ve kendinin sanıyorsun. Ama yakında elinden alacaklar... Yaratan şu ömrü sana emanet olarak verdi, O’nun rızası yolunda yaşamanı emretti. Sen ise kendi isteğinin, heveslerinin peşinde ömrünü tükettin. Sana verilen zenginlik, makam, sıhhat birer emanettir. Bütün bunları Yaradanın rızasına uygun yolda kullan...” Bu mübarek zatın vefatından senelerce sonra, bir gün günahkâr adamın biri, sarhoş bir vaziyette Dergahının yanından geçerken, içeriden gelen seslere kulak kabartır. Sonra burada ne oluyor diye dayanamayıp dergahın penceresinden kafasını içeriye uzatır. Bakar ki dervişler ilimle meşguller. Bir müddet sevgiyle onları seyrettikten sonra yoluna devam eder... “BEDENİ DE SİZİN OLSUN!” Fakat yolda ecel gelip ruhunu teslim eder. Adamı defnederler. Azap melekleri gelip adamı alırlar. Tam cehenneme atacaklarken bir ses “Durun, onun başı benimdir” der. Melekler bakarlar ki, sesin sahibi Abdülkadir-i Geylani hazretleri. Mübarek buyurur ki: “Onun başı benim dergahımdan içeri girdi. Bizim dergahımıza giren, ateşte yanmaz. Başını bana verin gerisini ne yaparsanız yapın!..” Bunun üzerine melekler, “Başını alırsanız, bedeni de sizin olsun” derler. Adamcağız böylece, Abdülkadir-i Geylani hazretlerinin dergâhındaki talebelere kısa bir müddet sevgiyle bakmasının mükafatını görür...
Reklam
Akıllı isen yalnız yolculuğa çıkma. Gece uyanık ol, seher vakti tilâvet kıl, Kur’ân-ı kerîm oku. Kendini başkalarına medhetme. Nâmahreme bakma, harama bakmak gaflet verir. Kimsenin kalbini kırıp, virân eyleme. Edebli, mütevâzı ve cömerd ol.. “YÜKSEK İLMİNE ALDANMA!” İlminin fazla, amelinin çok olması ile gurûra kapılan kimse, mârifet sâhibi değildir. Çünkü şeytan da pek fazla bilgiye sâhipti. Mantık yürütmek sûretiyle, ateşin topraktan daha hayırlı olduğunu iddiâ etti. Halbuki meleklere hocalık yapıyordu. Sonunda kendi nefsinin üstün olduğunu söyleyip kibirlendi. Böylece Allahü teâlânın gadabına uğradı ve lânete müstehak oldu. Ebedî olarak rahmet dergâhından kovuldu...  İyi ibâdetlerine, yüksek ilmine aldanma. Çünkü Bel’âm-ı Baûrâ ve Bersisa, en çok ibâdet edenlerdendiler. Fakat sonunda, nefs ve şeytana uyarak dünyâya bağlandılar. Âhiretlerini ziyân ettiler. Rezîl rüsvâ oldular. Kişinin kadrinin ve kıymetinin varlığı, mihnetlere, belâ ve musîbetlere sıkıntılara sabretmesiyle ortaya çıkar... Belâ günlerinde, belâ geldiğinde Eyyûb aleyhisselâmın kulluğu iyi bir kulluktur...”
Allahü teâlâ, bir gün Musa aleyhisselâma şöyle buyurdu: - Ya Musa! Sana acaibattan bir sır bildireyim mi? Musa Kelimullah; - Göster ya Rabbi! diye iltica etti. Allahü teala tarafından;  - Ya Musa! Git filân yerdeki çeşmenin başına, kimse görmeyecek şekilde bir yere gizlen ve bekle! emri geldi.  Musa aleyhisselâm gitti, tarif edilen çeşmeyi buldu
Firavun’un hanımı olan Âsiye Hâtun kocasından gizli olarak iman etmiş ve bu imanını saklıyordu. Ancak, Firavun sonunda durumu öğrenince, ona işkence edilmesini emretmiş, çeşit çeşit işkencelerden geçirildikten sonra Firavun ona “İmanından dön” diye teklif etmiş, fakat Âsiye Hâtun dönmemişti. Bunun üzerine Firavun bir tomar kazık getirtmiş, bunlarla Âsiye Hâtun’un vücudunun çeşitli yerlerine vurmuşlar sonra da Firavun ona bir daha “dininden dön” diye teklif etmiş, Âsiye Hâtun ona şöyle cevap vermişti: “Kıymık kıymık doğrasan da!..” “Senin zorbalığın ancak benim nefsime hükmedebilir, kalbim ise Allah’ın himayesindedir. Beni kıymık kıymık doğrasan bile sadece Allah’a karşı duyduğum sevginin artmasına sebep olabilirsin!..” Musa aleyhisselam, bu halde iken Âsiye Hâtun’un yanına varmış, mübarek kadın onu görünce;  “Ey Musa! Söyle bana, Rabb’im benden hoşnud mu, yoksa bana kızgın mı?” diye seslenmiş. Hazreti Musa da ona şu cevabı vermişti:  “Ey Âsiye! Göklerin melekleri senin yolunu gözlüyor, yani hepsi senin özlemini çekiyor, yüce Allah seninle iftihar ediyor, ne istiyorsan bana söyle, mutlaka yerine getirilecektir.” Bunun üzerine Asiye Hâtun dua etmişti. (Hz. Asiye’nin bu duası Kur’an-ı kerimde Allahü teâlâ tarafından bize nakledilmektedir.) Ayet-i kerimede şöyle buyuruluyor: “Ey Rabb’im! Bana Cennet’te bir ev yap. Beni Firavun’dan ve onun amelinden kurtar. Beni zalimler güruhundan kurtar.” (Tahrim süresi, ayet: 11)
“İnsanlar iki sınıftır: Bir kısmı mümindir. Ona eziyet etme! Bir kısmı da câhildir. Onu hiç karşına alma!”
Reklam
37 öğeden 21 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.