Tasavvuf ve Tövbe

Mehmet Ildırar
İşlediği günahtan pişmanlık duymayan şeytanın ahlâkında ilerliyor demektir.
Hak yoluna talip olan kimse evvela kötü arkadaşlarını terkedecektir.
Reklam
Nice günah işleyenler vardır, tövbekâr olmuştur. Geçmiş günahlarını Allah Teâlâ bağışlamış ve kıymetli zatlardan sayılmışlardır. Çünkü insanın neden günah işlediğine kızılmaz, neden tövbe etmediğine kızılır. Hatasız, kusursuz kim vardır?
Bu asırda çeşitli İslâm ülkelerine gelen çeşitli bela ve musibetler göz önüne getirilirse bunların, siyasetle izahı her ne kadar bazılarınca mümkün ise de işin hakikati, Cenab-ı Hakk'ın bir imtihan vesilesi olarak halkettiğini idrak etmek lazım gelir.
Reklam
Şeyhi olmayan, nefsin girdaplı yolunda yalnız başına kalakalır.
Güvenilecek tek varlık yüce Allah'tır. Allah'tan gayri dost olmaz.
Haram kılınan her bir meselede beşerin selametine ve hidayetine bir nuraniyet vardır.
Reklam
Hiç kimse bir başkasının yerine tövbe edemez. Herkes kendi günahından sorumludur. Tövbeye ihtiyacı olmayan da yoktur.
Âdem (a.s) iki yüz sene niyaz etmek, üç yüz sene ağlamak suretiyle insanlığın en çok ağlayanı oldu. İnsanoğluna da, babası Âdem'den (a.s) kalan en önemli miras gözyaşı oldu.
Tasavvuf, manevî terbiye okuludur. Bu terbiye kâmil bir mürşidin nazarında ve nezaretinde gerçekleşir. Gerçek bir tövbe ile hem günahlar hem de kötü sıfatlar temizlenir.
Azap gelmeden günahlarımızı yüce Allah'a itiraf etmemiz ve O'nun dergâh-ı ilâhîyyesine tövbe ve istiğfar ile sığınmamız lazım.
Bu asırda gazabı şecaate, şehveti iffete çevirecek, nefsi ıslah edecek hal hakikaten kolay değildir.
Resim