Taşıdıkları Şeyler

Tim O'Brien
Savaş hikayeleri mentalitesi
Gerçek bir savaş hikayesi asla ahlaki değildir. Öğüt vermez, erdemli olmaya teşvik etmez, doğru insani davranış modelleri önermez, insanları her zaman yaptıkları şeyleri yapmaktan alıkoymaya çalışmaz. Bir hikaye size erdemli geliyorsa ona inanmayın. Bir savaş hikayesinin sonunda kendinizi iyi hissediyor, ya da bu büyük ziyandan ahlaklı bir şeyler çıkabileceğini düşünüyorsanız çok eski ve korkunç bir yalana kandınız demektir. Ahlak diye bir şey yoktur. Erdem yoktur. Dolayısıyla, ilk kural, bir savaş hikayesini müstehcenlik ve kötülüğe tavizsiz ve kesin olarak bağı kalarak anlatma gerekliliğidir.
Savaş olumlaması yapanlara
Bana göre değildi askerlik. İzcilerden nefret ederdim. Kamp yapmaktan nefret ederdim. Çamurdan ve çadırdan ve sivrisineklerden nefret ederdim. Kan gördüğümde midem bulanırdı, otoriteye tahammülüm yoktu ve tüfeği sapandan ayırt edemezdim. Liberal bir insandım, Tanrı aşkına: Yeni bedenlere ihtiyaç duyuyorlarsa neden şu savaşa meraklı atmacalardan birini almıyorlardı?
Reklam
"Gerçek bir savaş hikayesi asla ahlaki değildir. Öğüt vermez, erdemli olmaya teşvik etmez, doğru insani davranış modelleri önermez."
Sayfa 64 - Siren YayıncılıkKitabı okudu
Idealde hiçbir savaşın mantığı olmasa da
O zamanlar benim görüşüm -ki bu görüşü hâlâ koruyorum- nedenini bilmeden savaşamayacağın yönündeydi. Bilgi, tabii ki her zaman eksiktir, fakat bana bir ülke savaşa girdiğinde davasının doğruluğuna ve zorunluluğuna mantıklı bir güven duyması gerekir gibi geliyordu. Hatalarını telafi edemezsin. İnsanlar öldükten sonra onları diriltemezsin.
"Bütün bu savaş," dedi. "Nedir biliyor musun? Büyük bir şölen. Et, moruk. Sen ve ben. Herkes. Böcekler için et."
Sayfa 198Kitabı okudu
Oy çoğunluğuyla reddedildi bile...
"Bir yasa olmalı, diye geçirdim aklımdan. Savaşı destekliyorsan, bedelini ödemeye değdiğini düşünüyorsan, sen de kendi değerli kanını tehlikeye atmalıydın."
Siren YayıncılıkKitabı okudu
Reklam
"Ölebilecek adamların bütün duygusal yükünü taşırlardı. Elem, dehşet, sevgi, özlem - soyut şeylerdi bunlar, fakat soyut şeylerin de somut bir varlığı vardı."
Sayfa 24 - Siren YayıncılıkKitabı okudu
Duygularım öfkeden dehşete, dehşetten şaşkınlığa, şaşkınlıktan suçluluğa, suçluluktan hüzne kayıyor, sonra tekrar başa, öfkeye dönüyordu.
Hatalarını telafi edemezsin. İnsanlar öldükten sonra onları diriltemezsin.
Reklam
... fakat soyut şeylerin de somut bir ağırlığı vardır.
Çok hüzün verici diye geçirdi aklından; -İnsanların içlerinde taşıdıkları şeyler.
Resim