Taşköprülüzâde’de Dil, Ahlâk ve Siyaset

Kolektif

En Beğenilen Taşköprülüzâde’de Dil, Ahlâk ve Siyaset Sözleri ve Alıntıları

En Beğenilen Taşköprülüzâde’de Dil, Ahlâk ve Siyaset sözleri ve alıntılarını, en beğenilen Taşköprülüzâde’de Dil, Ahlâk ve Siyaset kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Erdem'in kendisi kürenin çapı gibi dümdüz bir çizgidir. Erdemsizlik ise dairenin çevresine paralel daireler gibidir
Beden nasıl mizacıyla, mizaç nefisle, nefiste akılla ayakta duruyorsa, aynı şekilde ülkelerde hükümdarlarla, hükümdar siyasetle ve siyaset de hikmetle hayatta kalır.
Reklam
Taşköprülüzâde'ye göre ruh, beden mülkünde sultân, akıl ise onun veziridir. Vezir olan akıl, danışma ve tedbir merkezi olup ruhun tasarrufu ancak veziri iledir. Vezir olan aklın yanında beden mülkünde aydınlık bir görüş alanına sahip yüksek bir kaleye benzer bir mahalde bulunan dimağ vardır. Bir kaleye benzeyen dimağda beş pencere vardır ki varlıkta zâhir olan ne varsa buradan akla yükselir. Bunlar beş duyu organıdır. Yani beş duyu, dimağa açılan pencerelerdir. His âlemi beş kısım üzerine bina edilmiştir ki görmek, işitmek, koku almak, tatmak, dokunmaktır. Bu duyu organlarından gelen bilgiler aynı zamanda yüksekten bakan bir gözcü (müşrif) niteliğinde olan hiss-i müşterekte toplanır ve vezir olan akıl bu beş varlık alanından toplanan duyu bilgisini buradan alır.
Sayfa 41 - Özkan ÖztürkKitabı okudu
İnsan bütün varlıkların özü varlık olduğundan alemde ne varsa insanda da bulunur.
Taşköprülüzâde'ye göre terim anlamıyla siyaset (es-siyâsetü'lıstılâhiyye), akıllı ve bilge kimselerin uygun gördükleri, adalete benzeyen uygulamalardır (mâ yüşbihu'l-adI). Peygamberlerin Allah katından getirdikleri ise hakiki adalettir (el-'adlü hakikaten). İster kafir ister mümin olsun adalet yahut adalete benzeyen uygulamalar olmaksızın bir sultanın idaresini sürdürebilmesi yahut yönetilenlerin istikamet bulması mümkün değildir. Taşköprülüzâde'nin zikrettiği bir tanıma göre siyaset, âhiret işlerinin salâhını sağlamasa da nizâm-ı âlemin devamlılığını sağlayan şeydir (es-siyâsetü mimmâ yebkâ bihi nizâmu'lâlem ve in lem tuslih bihâ umüru'l-âhira). Taşköprülüzâde, bu anlamıyla siyasetin, ancak şeriat gelene kadar geçerli olduğunu ifade eder, zira Allah'ın hükmü geldiğinde aklın hükmü iptal olur.”51 **** 51 Taşköprizâde, Miftâhu s seade, 1, s. 404, Köksal, Fıkıh ve Siyaset, 8. 27
İbnü'l Arabi geleneğinin takipçisi olarak Taşköprülüzâde, insanı âlem i sağir, insanın içinde bulunduğu âlemi ise âlem-i kebir olarak adlandırılır. Bunların ilki genellikle neş'et-i insâniyye, ikincisini ise neş'et-i âlem olarak da tanımlanır. Bu iki âlem arasında birbirine mukabil varlık alanları ve mertebeleri vardır. İnsan bütün varlıkların özü ve özeti olmak bakımından ve bütün oluşları kapsayıcı bir varlık olduğundan âlemde ne varsa insanda da bulunur. Fakat insandaki bulunuş, mertebelerde çeşitlenen varlık tecellisinin hüküm ve nispetlerinin insanda da taayyün etmesi bakımındandır. Yoksa dış gerçeklikler, ayni varlık olarak değil hükmi varlık olarak insanda bulunmaktadır. “Yere göğe sığmadım, ancak mümin kulumun kalbine sığdım” hadisi gereğince insan, hakikat ve manası itibarıyla bütün varlık alanlarının hakikatlerini kendinde toplayan büyük âlem (âlem-i kebir) hükmünde değerlendirilmiştir.
Reklam
16 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.