Bu kitabı bir derste hocamın vesilesiyle almış ve kitaplığa koymuştum. Her ders kitabının öğrencide yarattığı antipati gibi bunu da okuma isteği uzuunca bir müddet gelmedi ancak şu günlerde sanatsal birtakım şeyler ile de ilgilenmemden mütevellit okuma kararı aldım ve elime almamla bırakamamam bir oldu. Bu ne güzel bir kitapmış böyle, sıkmadan, boğmadan, ağır bir dil kullanmadan da tarih anlatılabiliyormuş. Talha Uğurluel bunu gerçekten müthiş biçimde başarmış. Görsellerle desteklemiş, öyle sade ve güzel aktarmış ki, “beğenileceğim” kaygısı yok “üstten üstten konuşma” gibi bir tavrı yok. Doğru bildiğimiz yanlışlarıyla, mimarıyla sanatıyla gerçekten kesinlikle okunması gereken bir kitap Özellikle Edirne Selimiye’yi ben böyle bilmezdim, is odası ile ilgili bölüm beni apayrı mest etti. Tarihi ve ecdadı böyle karalayan cahil bir güruhun içinden binlerce Talha Uğurluel çıkmasını diliyorum bunu okuyunca gerçekten Taşlar Yerine Oturdu