Tatavla'da Bir Delirme Vakası

Bade Osma Erbayav

En Eski Tatavla'da Bir Delirme Vakası Gönderileri

En Eski Tatavla'da Bir Delirme Vakası kitaplarını, en eski Tatavla'da Bir Delirme Vakası sözleri ve alıntılarını, en eski Tatavla'da Bir Delirme Vakası yazarlarını, en eski Tatavla'da Bir Delirme Vakası yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
İnsanı usandıran yavaşlığıyla kıraathaneyi baştan sona aheste aheste katediyor; yorgunluğunu getirip Radyasyon’un yanındaki sandalyeye bırakıyor. Oraletini önünde hazır bulunca da kendini önemli biri hissediyor. İçinden, şu Çırak Fevzi ne akıllı, ne hayırlı bir oğlan, diye geçiriyor.
Sayfa 84
Ben hâlâ bölünmedim. Bölüneceğim günü beklemekteyim.
Reklam
“Sen yılan mısın? Bir yılana benziyorsun.” “Ne demek şimdi bu? Hakaret mi ediyorsun bana?” “Seni yüceltiyorum.” “Ama yılan kötü bir hayvan. Soğuk, sinsi bir şey. Şeytan gibi.” “Yanılıyorsun. Hepiniz, neden hep aynı şekilde yanılıyorsunuz? Urovoros* diye bir şey duymadın mı hiç?” “Ne diye?” “Urovoros. Kendi kuyruğunu yutan yılan.”
Kuyunun yanında uyuyakalmış Dutun altındaki sedirde Dut erkek Kim diktiyse eli bereketsizmiş der anası Ensesi terlemiş Ağzı ekşimiş Dili pas tutmuş
Çok memnun oldum. Ben de Hülfafiltür. Affedersiniz. Anlayamadım. Hül-fa-fil-tür. Hülya, Fatma, Filiz, Türkan gibi... Ne orijinalmiş! Hep öyle derler. Genç yanaklara, çocuklarınki kadar genç yanaklara değil ama yetişkinlik kriterlerine uygun yaşa gelmiş, vücudu ve aklı aynı anda dikleşmeye meyletmiş delikanlıların yanaklarına, hep bu ismi fısıldayan dudaklarını sıkıca bastırmıştır.