Malerman akıcı üslubunu bu kitapta da sürdürmüş. Her ne kadar diğer kitapları gibi Kafes'in gölgesinden çıkamayacak olsa da bence Kafesten sonra ki en iyi kitabı olabilir.
Aslında Kafes kitabını Malerman için bir handikap olarak görmüyorum, hemen sonrasında çıkardığı "Gölün Dibindeki Ev" bir handikap oluşturdu. Hem en üstü hem en dibi peş peşe verdiğinden diğer kitapları arada seyrediyor ve önyargılı bakış açısını üzerimizden atmamızı bir hayli engelliyor. Yinede gerilim ögesini kullanışı ve kurguya harmanlaması açısından güzel örnekler çıkartıyor.
Kitaba yeniden dönecek olursam;
Yirmi altı alfabe oğlanı ve yirmi altı harf kızı dış dünyadan ve karşı cinsten habersiz, eğitilmek ve gelişmek için Anne ve Baba tarafından deneye tabii tutulurlar. Deneyin amacı ise İnsanlar dış dünyanın dikkat dağıtıcı unsurlarından uzak tutulduklarında ne kadar gelişebilirler?
Kitap dürtülerin ve içgüdülerin üzerinde felsefi bir boyutta kurgulanmış. Kurguya hafif güzel bir gerilimde iliştirilmiş. Asıl ele alınan dürtü ise cinsellik! Bunun yanında diğer dürtülerin (kaçma, öldürme, kendinden üstün bir varlığa inanma vs.) alt metinlerde verilmesi ve asıl konuya güzelce harmanlanıp boğmaması yönünden hoşuma gitti.
Hafif gerilmek ,akıcı bir kitap okumak ve bir kitabın satır aralarında anlatmak istediklerini düşünmek istiyorsanız keyifli bir kitap sizi bekliyor.
Dipnot: İlk sayfaları geçerken aralarında bariz farklar olsa da kurgu yönünden "The Promised Neverland" mangasını anımsattı. Bu yüzden de özgün bir kurgu diyemeyeceğim...