Mustafa Kemal / 1919-1922

Tek Adam - Cilt 2

Şevket Süreyya Aydemir

Tek Adam - Cilt 2 Sözleri ve Alıntıları

Tek Adam - Cilt 2 sözleri ve alıntılarını, Tek Adam - Cilt 2 kitap alıntılarını, Tek Adam - Cilt 2 en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
❞— Meclis, mahalle kahvesi değildir!❞
Sayfa 460 - Remzi Kitabevi 28. Özel Basım: Mart 2011Kitabı okudu
❞— Bir devre yetiştik ki onda, her şey meşru olmalıdır.❞
Sayfa 217 - Remzi Kitabevi 28. Özel Basım: Mart 2011Kitabı okudu
Reklam
❞Balkona, çarşafının siyah pelerinini omzuna atmış, başı siyah atkılı genç bir kadın ilerledi. Halide Edip Hanım. Aydın bir kadın, bir kalem ve fikir insanı. İlk cümlesi şu oldu: ❞Gecenin en karanlık ve ebedi gibi göründüğü zaman, gün ışığının en yakın olduğu andır... ❞❞
Sayfa 82 - Remzi Kitabevi 28. Özel Basım: Mart 2011Kitabı okudu
❞Maddî ve bilhassa manevî sukut (düşüş) korku île, acz ile başlar....❞
Sayfa 458 - Remzi Kitabevi 28. Özel Basım: Mart 2011Kitabı okudu
❞— En büyük tehlike, en yakın tehlikedir!❞
Sayfa 51 - Remzi Kitabevi 28. Özel Basım: Mart 2011Kitabı okudu
❞Yollar vardır, meçhulün önümüze serdiği çizgilerdir. Bu yollarda yolcu, talihinin tezgâhında kendi kaderini dokur.❞
Sayfa 17 - Remzi Kitabevi 28. Özel Basım: Mart 2011Kitabı okudu
Reklam
❞Bir görgü şahidi, şöyle anlatır: ❞Yunan efzun alayı tam askerî mahfil önüne geldiği zaman; genç, uzun boylu, yağız bir delikanlı, sokağın başına çömeldi. Silâhına davrandı. Nişan aldı, ilk kurşunda efzun alayının bayrağım taşıyan uzun boylu, müheykel bir Yunan erini yere serdi. Yunan sancakçm kurşunu alnından yemişti. Ben bu hadiseyi Hükümet Konağının üst kat penceresinden seyrediyordum. Yağız Türk delikanlısı daha dört-beş kurşun boşalttı. Yunan sancak muhafız bölüğü yere yatmış, ateş ederken, arkadaki Yunan bölükleri geriye doğru kaçtılar ve oralarda tnevzilendiler. Delikanlı o sırada bîr sokağa daldı ve kayboldu.❞ Halk arasında bu hikâyenin sonu şöyle bağlanır: ❞O sırada civar evlerden birinin penceresinden bakan yaşlı bir kadına bu yağız delikanlı dönmüş ve şunları söylemiş: — Nine, gördün ya, yarın ahirette şahidim sen ol. Kurşunum, cephanem tükendi; onun için tüfeğimi omuzladım, geriye gidiyorum.❞❞
Sayfa 75 - Remzi Kitabevi 28. Özel Basım: Mart 2011Kitabı okudu
❞Çünkü bina bir kaptır ki, şahsiyetli insanın ruhu onun içine yerleşir. O insan oradan ayrılsa da, ondan orada sanki bir şeyler kalır.❞
Sayfa 22 - Remzi Kitabevi 28. Özel Basım: Mart 2011Kitabı okudu
30 Mayıs Cuma günü, Havza'daki Yürgeçpaşazade Mustafa Bey Mescidi'nde ümitler, hazırlıklarla bir mevlit tertiplenir. Mevlit, İzmir şehitlerinin ruhuna adanacaktır. Kasabadan, köylerden mümkün olduğu kadar halkın toplanması lâzımdır. Toplanır. Cami, cemaati almaz. Sokaklara taşılır. Ama maksat halkı uyarmak, halkı bir nevi cihada, savaşa çağırmaktır. Bu, Mustafa Kemal'in halk arasına ilk katılışıdır. Ama yalnız halkı toparlamaya çalışmak değil, Sıtkı Hocayı da kazanmak lâzımdır. Çünkü o günkü şartlar içinde söz, biraz da Sıtkı Hocalarındır.
Nitekim,Anadolu’da güçlenen milli kuvvetlere karşı Sultan Vahideddin ve çevresi bir hilâfet ordusu kurup İzmit üzerinden milliyetçilere karşı sevkederken,gerekli parayı,memleketi istilâ eden düşmanlara el açarak onlardan alabilmişlerdi.Anadolu’yu Mustafa Kemal değil,Vahideddin kurtardı diye destan yazanların,bunları bilmemeleri mümkün mü?
Sayfa 33
Reklam
Geçmişlerindeki büyük ve övünecek hareketlere, bu hareketlere karışan insanlara, anılara karşı unutkan ve ilgisiz olmak gibi milli bir kusurla malûl olan biz Türkler, tarihimizi güzel üstün olaylar, şahsiyetleri ve bu olaylara sahne olan yer ve bölgeleri gibi, milli mücadeledeki savaşların geçmişi hatıralarını da gereği gibi değerlendirememişizdir.
Sayfa 165
Gerçi askerlik hayatında, hepsi de halkın çocukları olan binlerce, on binlerce askere kumanda etmiştir. Ama asker başka, halk gene başkadır. Askere emredilir. Halkı ise inandırarak kazanmak lâzımdır. Kaldı ki 1919 Anadolusu'nda, halk bitkindir. Bezgindir. Yıllar yılı ardı arkası kesilmeyen savaşlardan, isyanlardan, karışıklıklardan, eşkıyalıktan bıkmıştır. Yemen'den, Basra'dan Trablus'a, Arnavutluk'a, Kürt içlerine kadar yalnız onu, Anadolu ve Rumeli'nin Türk halkını harcamışlardır.
Kararlılık
"Arkadaşlar! Hiç bir zaman baş eğmeyeceğiz. Tuttuğumuz yolda sonuna kadar yürüyeceğiz, teslim olmayacağız ve muvaffak olmaya çalışacağız. Yerli ve yabancı düşman karşısında hakkımızı müdafaa edeceğiz. Son vardığımız sınırda da eğer galebe etmek (yenmek) ümidimiz kalmamışsa, o zaman, bir Türk bayrağının altına sığınarak, orda istiklal uğrunda canımızı vereceğiz."
Sayfa 322Kitabı okudu
Evet, tehlikenin büyüklüğü ve yakınlığı, sorumluluğun ağırlığı, şüphe götürmez bir gerçekti. Fakat tarihin kendisine bir misyon bağışladığı ve seçerken aldanmadığı soy insan asıl bu tehlikeler ve sorumluluklar içinde yetişir, işte bu sözler de Mustafa Kemal’indir: “— Arkadaşlar! Hiçbir zaman baş eğmeyeceğiz. Tuttuğumuz yolda sonuna kadar yürüyeceğiz, teslim olmayacağız ve muvaffak olmaya çalışacağız. Yerli ve yabancı düşman karşısında hakkımızı müdafaa edeceğiz. Son vardığımız sınırda da eğer galebe etmek (yenmek) ümidimiz kalmamışsa, o zaman, bir Türk bayrağının altına sığınarak, orda istiklâl uğrunda canımızı vereceğiz..." Tarihin, kendisine bağışladığı misyonun fermanını havaya kaldırarak bir yolcu, eğer böyle yola çıkmışsa, onun önünde padişahların, halifelerin, iç ve dış düşmanların ve bütün düşman devletlerinin kurdukları çemberler, tuzaklar ve barikatlar, silinmeye mahkumdur.
Sayfa 285
Piyer Loti. 3 Ağustos 1920 tarihinde yayınlanan "Kuvvetlerimizin Şarkta Çöküşü’’ başlıklı yazısında şöyle diyordu: "Bu çöküş, ırkımızın tarihinde siyasetimizin ilk lekesi olacaktır. Fakat Fransız vicdanı, sonunda zaafını anlayacak ve bu yoldan dönecektir. Kilikya, hakikî Türk namuskârlığının koparılmaz bir parçasıdır." Nitekim Fransız Parlamentosu içinde de, gerçeği gören bazı insanların bulunduğu anlaşılmaktadır. Meselâ Parlamento kürsüsünde ve gü­ney bölgelerimizdeki millî direnişe değinerek Kuva-yı Milliye’yi eşkıya olarak vasıflandıran bir Fransız mebusuna karşı Hariciye Nazırı Briyan’ın şu sözleri bunu gösterir: “— Muhterem mebus bilmelidir ki, eşkıya diye vasıflandırdıkları Türklere, bizim memlekette vatansever derler. Onlar yurtları için hayatlarını feda eden insanlardır."
Sayfa 174
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.