Hayata farklı başlamış, din ile iç içe büyümüş bir çocuğun yaşadıkları ve aslında yaşamak istedikleri.
Kısıtlamaların, efendisi olarak gördüğü din adamlarının, yaptıkları ayinlerin kısaca çevresinde dini ile ilgili olup biten her olayın büyüdükçe anlamını sorgulamaya başlayan bir karakter. Fakat karakterdeki asıl ilgi çekici kısım: dinindeki en büyük, bağışlanamaz günahlardan olan hemcinsine ilgi duyma.
Dindeki kısıtlamaların - özellikle cinsiyetle ilgili olanların- insan üzerindeki psikolojik etkileriyle ilgili çok güzel bir roman olmuş.
Bu kitabı çaktırmadan poşetime atan tatlı ve aşırı ilgili Samsun Tuyap kitap fuarı görevlisi Sel yayıncılık çalışanına da çokçokçok teşekkür ediyorum. (olayın üstüne kendisini tüm sosyal medya hesaplarından taciz ettiğim doğrudur:)
Kısaca demem o ki; açın Hozier'den Take Me to Church'ü, o desin:
'We were born sick,' you heard them say it
My church offers no absolutes
She tells me 'worship in the bedroom
The only heaven I'll be sent to
Is when I'm alone with you
I was born sick, but I love it
Command me to be well
Amen. Amen. Amen
siz de din ve' hasta'ların kısa yolculuğuna çıkın.