İyileşme, acı çekenin, bedeninden ya da düşüncesinden acı çeken birinin sesinden yola çıkan bir talep. Şaşırtıcı olan, buna yanıt olmasıdır, ve tıbbın her zaman hedefine sözcüklerle varmış olmasıdır.
Bilinçdışı saptandığından önce nasıldı? Bir pratiğin işlemek için aydınlatılmış olmaya ihtiyacı yoktur: bundan bunu çıkarabiliriz.
Ben hep doğruyu söylüyorum:hepsini değil,çünkü hepsini söylemeye erişilemez.Hepsini söylemek olanaksızdır,maddi olarak:bunun için sözcükler eksiktir.Tam bu olanaksızlık aracılığıyla doğru gerçeğe bağlıdır.
Bir aziz, anlaşılmak istersem, merhamet ( charite) dağıtmaz. O daha çok pisliği (dechet) ayırmaktadır: "ters-merhamet" yapar (decharite). Bunu da yapının buyurduğunu gerçekleştirmek için yapar:
özneye, bilinçdışının öznesine kendisini (azizi) arzusunun nedeni olarak görmeyi sağlamak için.
Bir "yaşam gücünün", onda harcananı oluşturabilmesi kaba bir metafordur. Çünkü enerji, örneğin yaşlanarak tatlılaşan ya da ekşileşen bir töz değildir -, o fizikçinin, çalışabilmek için, hesaplarında bulması gereken sayısal bir sabittir.
Bana yalnızca şu noktada yanıt verilsin: bir duygulanım bedeni ilgilendirir mi? Bir adrenalin boşalması, beden midir değil midir? Onun işlevlerini bozuyor olması doğru. Ama ne anlamda bedenden gelmekte? Bu, düşünceden boşalmaktadır.
Şu şarkıyı söyleyen bir fısıltı var: eğer bu denli kötü zevk alınıyorsa, bu, cinsellik üzerine baskı olduğundandır, ve bu, birinci olarak ailenin, ikinci olarak toplumun, özellikle de kapitalizmin suçudur.