Televizyon Üzerine

Pierre Bourdieu

Oldest Televizyon Üzerine Posts

You can find Oldest Televizyon Üzerine books, oldest Televizyon Üzerine quotes and quotes, oldest Televizyon Üzerine authors, oldest Televizyon Üzerine reviews and reviews on 1000Kitap.
Gerçekten de, bana öyle geliyor ki, bir şeyler söyleyebilip söyleyemeyeceği konusunda herhangi bir kaygı taşımaksızın televizyona çıkmayı kabul etmekle insan, oraya bir şey söylemek için değil, ama daha başka nedenlerle, özellikle de kendini göstermek ve görünmüş olmak için çıktığını ortaya koymaktadır. "Olmak," diyordu Berkeley, "algılanmış olmaktır." Felsefecilerimizden bazıları için, olmak, televizyonda algılanmış olmaktır, yani, sonuçta, gazeteciler tarafından algılanmış olmak, hep söylenegeldiği gibi, gazeteciler tarafından iyi bulunmuş olmaktır (bu da, düpedüz ödünleri, gizli ödünleşmeleri içerir) - ve şurası da doğrudur ki, varlıklarını sürdürebilme konusunda yapıtlarına hiçbir şekilde güvenemediklerinden, ekranda olabildiğince sıklıkla belirmekten, dolayısıyla da, Gilles Deleuze'ün saptadığı gibi, başlıca işlevi televizyona çağrılmalarını sağlamak olan, olabildiğince kısa yapıtları, düzenli aralıklarla yazmaktan başkaca umarları yoktur. Televizyon ekranı bugün işte bu şekilde bir tür Narsis aynası, Narsisçil bir teşhir mekânı haline gelmiştir.
Sayfa 9 - YKYKitabı okudu
Gözbağcıların çok basit bir ilkeleri vardır, seyircinin dikkatini yaptıkları numaradan başka bir şeye yöneltirler. Televizyonun, örneğin haberler düzeyindeki simgesel eyleminin bir bölümü, dikkatleri, herkesin ilgisini çekecek türden, omnibüs olarak nitelenebilecek -yani herkes için geçerli olan- olaylarda yoğunlaştırmaktan ibarettir. Omnibüs olaylar, söylenegeldiği üzere, hiç kimseyi şaşırtmamak zorunda olan, hiçbir tercih içermeyen, bölmeyen, uzlaşım sağlayan, herkesi ilgilendiren ama hiçbir önemli şeye dokunmayan bir kipte ilgilendiren olaylardır. Gelgeç olay, işte bu türden, basit, ilkel nevaledir, hiçbir sakıncası olmaksızın herkesi ilgilendirdiği ve zaman aldığı, başka şeyleri söylemek için kullanılabilecek zamanı harcadığı için çok önemli olan haberdir. Oysa, zaman, televizyonda alabildiğine az bulunan bir nevaledir. Ve eğer bunca değerli dakikalar bunca önemsiz şeyler söylemek için kullanılıyorsa, bunun nedeni, bunca önemsiz bu şeylerin, değerli şeyleri gizledikleri ölçüde, aslında çok önemli olmalarıdır.
Sayfa 13 - YKYKitabı okudu
Reklam
Bir şeyleri ilk gören ya da gösteren olmak için hemen hemen her şeyi yapmaya hazırsınızdır ve ötekilerin önüne geçmek, ötekilerden önce yapmak, ya da ötekilerden farklı biçimde yapmak için karşılıklı olarak birbirinizden kopya çektiğinizden, sonuçta hepiniz aynı şeyi yapar hale gelirsiniz, özelin, başka yerde, daha başka alanlarda, özgünlük ve tekillik üreten aranışı, burada tekbiçimliliğe ve sıradanlığa ulaşır.
Sayfa 16 - YKYKitabı okudu
Hiçbir şey, gerçekliği bütün sıradanlığı içinde hissetirmekten daha zor değildir. Flaubert'in severek kullandığı bir söz vardı: "vasatı iyi betimlemek gerekir". Bu, sosyologların da karşılaştığı sorundur: sıradanı sıradışı kılmak; sıradandan söz açarken, insanların onun ne kadar sıradışı olduğunu görecekleri tarzda söz etmek.
Sayfa 16 - YKYKitabı okudu
Televizyonun karşımıza çıkardığı başlıca problemlerden biri de düşünce ile hız arasındaki bağlantılar sorunudur. Hızın içinde düşünmek mümkün müdür? Televizyon, hızlandırılmış hızda düşündükleri varsayılan düşünürlere söz vermek suretiyle, kendini yalnızca birtakım fast-thinker'lara, gölgelerinden daha hızlı düşünen düşünürlere mahkûm etmiyor mu?...
Sayfa 23 - YKYKitabı okudu
Öyle bir çağda yaşıyoruz ki, insanı insan yapan değerlerin korunması, insanın özgür bir birey olarak varolabilmesi, ancak ve ancak medyanın klişeleştirilmiş şartlandırmalanna başkaldı­rabilmekle mümkün olabilir.
Reklam
642 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.