Bir dükkândan yüz ağartıcı ne çıkabilir, diyor Cicero ve ekliyor; ticaret ne üretebilir namusuyla? Dükkân adını taşıyan hiçbir şey dürüst bir insana
yaraşmaz (...) tüccarlar, yalan söylemeden kazanç elde edemezler, oysa yalandan daha utanç verici ne vardır! Öyleyse, emeklerine ve zanaatlarına
aşağılık bir şey gözüyle bakabiliriz. Çünkü, her kim ki emeğini para karşılığında verirse, kendini satmış ve köle durumuna düşmüş olur.
Çevirisi çok bozuktu ne yazık ki...Kitap her ne kadar değerli fikirleri içeriyor olsa da bunların bize aktarımında çevirmen pek başarılı olamamış. Ha okunmaz mı, okunur. Ben bir çevirmen olarak tetikte okudum yalnızca. Cümlelerdeki bozukluklar dikkatli okurların gözüne mutlaka çarpacaktır.
70 yaşından sonra yaşamanın bir anlamı yoktur deyip karısı ile birlikte tam yetmiş yaşında intihar etmiştir yazıyor kitabın önsöz bölümünden önceki bölümünde.Burayi okurken hem üzüldüm hemde biraz zweigin esini kendisi ile aynı sona götürmesi olayını da hatırladım. Ve ayrıca baska bu tür intihar vakaları var mi merak etmedim desem yalan olur...Kitaba gelirsek ; savunduğu tembellik boş adam aylaklığı değil, iş hayatı dışında insanın kendine ayırabileceği yeterli bir zamanın faydalı şekilde değerlendirilmesi ironisidir.Kapitalizme karşı güçlü bir eleştiri söz konusu.
Kitabın ismine gelecek olursak;Kitap sanıldığı gibi tembelliği savunmuyor. Tembellik hakkından bahsedilirken vurgulanmak istenen asıl konu işçinin dinlenme hakkıdır. Kitabın yazıldığı dönem, işçiye hiçbir değerin verilmediği, 10 yaşındaki çocukların 13 saat çalıştırıldığı, kadınların -hamile ya da yeni doğum yapmış olanlar dahil- ağır koşullarda çalıştırıldığı, düzenin din adamları ve dönemin filozofları tarafından desteklendiği bir dönem.
Tatiller neden olmalı ve insanlar neden boş zamana sahip olmalı? Bugün birçok yasa ile koruma altına alınan bu hakların ortaya çıkmasında etkisi olan düşünceleri çok güzel özetlemiş yazar.
Sanayi devrimi-kölelik-işçilik ve hepsini içine alan kapitalizmin insanlardan çaldıklarını ve insanlara verdiklerinin incelendiği bir eser. İlginizi çekiyorsa bu konular, tarihsel gelişime ve değişime ilişkin fikir sahibi olmak için güzel bir tercih...
Okurken biraz da kayınbabası yani Karl Marx'a karşı yazmış olduğu bir kitap gibi gelmişti bana. Yani karşı derken komünizme değil çalışmanın bu denli kutsal görülmesine karşı. Çünkü Marx'a göre işini sevmeyen bir insan kendine de topluma da yabancılaşır, damat ise burada çalışmanın zorunlu olduğu bir dünyada hangi sistem gelirse gelsin sömürünün asla bitmeyeceğini anlatmaya çalışıyor. Rivayete göre Karl Marx damadına bırak bu boş işleri zaten tıp öğrenimini de yarıda bıraktın git adam akıllı bir iş bul evine bak dediği de söylenceler arasında, Marx da olsa baba her yerde baba sonuçta :ı
