Yazarımız aslında çalışmaya karşı değildir.
Çalışmanın dönemin insanları üzerinde kurmuş olduğu baskı ve ayrıma karşıdır.
Nitekim söz ettiği çağ; burjuva sınıflarının, soylu, köylü ve işçi sınıfları gibi ayrımcı politikaların kurbanıdır.Bireylerin yaşamsal güçlerini son damlasına kadar tüketen çalışma aşkı, kapitalist uygarlığın hüküm sürdüğü toplumlarda ortaya çıkan bir çılgınlık. Oysa ki çalışmak, kapitalist toplumlarda her türlü soysuzluğun sebebidir. Antikçağ filozofları, çalışmayı, özgür insanın bozulması olarak görüyorlardı ve çalışmanın aşağılanmasını vaaz ediyorlardı.Kapitalist düzende çalışmanın önemi ve işçilerin bu düzende ki görev ve sorumlulukları bellidir: çalışmak… peki işçilerin hakları nelerdir: işçide insandır ve onun da hazları , tutkuları vardır ve bunların peşinden gitmesi en doğal hakkıdır. Onun hayatı sadece çalışmaktan ibaret değildir.
