3 Cilt Takım

Teneke Trampet

Günter Grass

Quotes

See All
Uzunca süre beklemelerin eğitici bir etkisi vardır. Ama beri yandan uzunca beklemeler, bekleyenleri, bekledikleri karşılaşma sahnesini kafalarında o kadar ayrıntılı canlandırmaya götürür ki bu da bekleyen şeyi her türlü sürpriz şansından yoksun bırakır.
Sayfa 17 - Cem Yayınevi, 2. cilt
Ayrıca Gretchen'in kitaplığında Gustav Freytag'ın “Alacak ve Verecek” hesabını gören eseriyle Goethe'nin “Gönül Akrabalıkları” üzerine bir eseri, ayrıca “Rasputin ve Kadınlar” adını taşıyan bol resimli kalın bir cilt gözüme çarptı. Uzunca bir duraksamadan sonra -seçme yapmak için elimin altında fazla bir şey yoktu, dolayısıyla acele karar veremiyordum- neye el attığımı bilmeden, sadece içimdeki o malûm sese uyarak ilkin Rasputin'e, sonra Goethe'ye uzandım. Bu ikili uzanış da hayatımı, hiç değilse trampetimden ayrı olarak yaşamaya yeltendiğim hayatı belirleyip etkiledi ileride. Oskar'ın Akıl ve Ruh Hastalıkları Kliniğinin kitaplığını bir kültür açgözlülüğüyle odasına taşıdığı bugüne kadar da Schiller ve Schiller gibilerine boş yeriyor, Goethe ile Rasputin arasında, üfürükçüyle allâmei kül arasında, kadınları kendine bent eden o karanlık ruhlu kişiyle, kadınlarca bent edilmeye can atan o aydınlık ruhlu ozanlar kralı arasında bocalayıp durdum. Zaman zaman kendimi daha çok Rasputin'e yakın görmüş, Goethe'nin hoşgörüsüzlüğünden çekinmişsem, bunun suçu içimde uyanan o hafif kuşkudaydı. Eğer Goethe'nin yaşadığı zamanlarda trampetini böyle konuştursaydın Oskar, Goethe sende tabiata bir aykırılık görür, seni tabiata aykırılığın ta kendisi olarak mahkûm eder, işte öylesine gayri tabii bir kasılma gösterdiği halde şimdiye kadar senin hayranlık duyup özenmeye çalıştığın kendi tabiiliğini pek tatlı çerezlerle beslerken, seni yumruğuyla olmasa bile “Renkler Öğretisi” adındaki eserinin kalın bir cildiyle vurup yere sererdi.
Sayfa 128 - Cem Yayınevi, 1. cilt
Reklam
Oysa kızıl saç görsem boyamak geçer içimden..
Sayfa 203 - Cem Yayınevi, 1. cilt
Yüreğimde bir öfke gittikçe büyümeye başlamıştı; içimde semiz, beyaz-mavimsi, gözsüz kurtlar çoğalıyor, kendilerine uygun bir leş arıyordu.
Sayfa 42 - Cem Yayınevi, 2. cilt
Bilmiyorum, hangi sabah, hangi akşam, bilmiyorum, günün şu ya da bu vakti olması önemli mi çünkü sevgi günün şu zamanı, bu zamanı diye bir şey tanımaz ve umut sonsuzdur ve inanç sınır tanımaz, sadece bilmek ve bilmemektir ki zamanlara ve sınırlara bağlıdır ve çok kez vaktinden önce sakallarda, sırtlanmış torbalarda, kabuklu bademlerde son bulurlar, bu yüzden yine şöyle demek zorundayım: Bilmiyordum, oh, bilmiyorum neyle, ince ya da kaba, her dolduruşun fiyatı okunabilse bile bu fiyatın içinde neler var bilmiyorum, bu dolduruşların isimlerini hangi sözlüklerden yürüttüklerini bilmiyorum, bilmiyorum kimin eti, bilmiyorum kimin dili: Sözcükler bir anlam taşıyor, kasaplar sükûtla geçiştiriyor, ben dilimler kesiyorum, sen kitapları açıyorsun, ben lezzetini bulduğum şeyleri okuyorum, sen neyin sana lezzetli geldiğini bilmiyorsun…
Sayfa 309 - Cem Yayınevi, 1. cilt
Reklam
100 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.