Teolojik - Politik İnceleme

Baruch Spinoza
"Nerede bir korku siyaseti güdülüyorsa, orada köleliğin en kötü biçimi vardır."
Deneyimsizlikleri ne kadar büyük olursa olsun, işler yolunda gittiğinde insanların çoğu kendini öylesine bilge sanır ki, onlara bir öğütte bulunmak hakaret etmekten farksız olacaktır. Buna karşılık işler yolunda gitmediğinde, nereye başvuracaklarını bilemez, herkezden öğüt ister ve hiçbir öğüdü, uyulamayacak kadar uygunsuz saçma ya da boş bulmazlar.
Sayfa 43 - Dost Kitabevi Yayınları 6. baskıKitabı okudu
Hiç kimse, tabii hak gereği, bir başkasının mizacına göre yaşamak zorunda değildir. Tersine her insan kendi özgürlüğünün savunucusudur.
Sayfa 50 - Dost Kitabevi Yayınları 6. baskıKitabı okudu
"Nerede bir korku siyaseti güdülüyorsa, orada köleliğin en kötü biçimi vardır."
Dost Kitabevi 4.BaskıKitabı okudu
"Monarşik yönetimin en büyük sırrı ve tüm çıkarı, insanları aldatmakta ve onları dizginlemesi gereken korkuya din maskesi takmakta yatar."
"Tepeden tırnağa dürüst ve gerçek erdeme bağlı olsalar bile, kendileri gibi düşünmeyen herkese, Tanrı düşmanı diye eziyet ediyorlar. Tersine, görüşlerini onlara bütünüyle kabul ettirmişlerse, ahlaken en zayıf olanları bile Tanrı tarafından seçilmiş diye göklere çıkarıyorlar. Bundan daha alçakça ve devlet açısından bundan daha zararlı bir tavır düşünülemez."
Sayfa 214 - Dost Kitabevi 4.BaskıKitabı okudu
İnsanlar her işlerini şaşmaz bir öğüde uyarak yoluna koyabilselerdi ya da talihleri her zaman yaver gitseydi, hurafenin pençesine asla düşmezlerdi.
Sayfa 43 - Dost Kitabevi Yayınları
Kutsal kitapları incelerken, Tanrı'nın peygamberlere sözlerle, görünümlerle ya da aynı anda iki şekilde, yani hem sözler hem de görünümlerle vahiyde bulunduğunu göreceğiz. Bu sözler ve görünümler, bazı durumlarda, onları gören ya da işiten peygamberin hayalgücünün ötesinde ve gerçektiler; başka durumlarda ise hayal ürünü... Çünkü o sırada, uyanıkken bile hayalgücü çalıştığı için, peygamber açıkça sözler işittiğini ya da bir şey gördüğünü sanıyordu.
Sayfa 55 - Dost Kitabevi Yayınları
Her insana, kanaat özgürlüğünü ve inancın temellerini mizacına göre yorumlama gücünü bırakmak gerekir. Her insanın inancı da yalnızca yaptıklarıyla değerlendirilmelidir: Bunlar dine bağlı işler midir, yoksa değil mi? Çünkü, ancak böylece, herkes temiz ve özgür bir yürekle Tanrı'ya itaat edebilecek, yalnızca adaletle yardımseverliğin herkes için bir değeri olacaktır.
Sayfa 50 - Dost Kitabevi Yayınları
Acı Gerçekler...
Bu beladan kaçınmak için, gerçek din kadar saçma olanı da, aşırı bir özenle, ona her zaman için ağırlık kazandıracak ve herkesin büyük bir saygıyla önünde hep eğilmesini sağlayacak ibadet ve usullerle donatıldı. Bu, Türkler'de son derece başarılı oldu. Onlar tartışmayı bile küfür sayar ve her insanın kişisel yargısını öylesine çok önyargının boyunduruğu altına alırlar ki, sağlıklı akla zihinde hiç yer bırakmazlar; bir kuşkuyu dile getirmek için bile olsa...
Sayfa 45 - Dost Kitabevi Yayınları
"Onu şeytan aldattı diyebilirler. İyi ama şeytanı kim aldattı?"
"Siyasi bütünü idare edenler ya da onu elinde tutanlar, hangi suçu işlemiş olurlarsa olsunlar, ona hep bir hak görünümü kazandırmaya ve halkı dürüst davrandıklarına inandırmaya çalışırlar."
"Aklıyla da davransa arzusuyla da davransa, gerçekte insan doğanın yasalarına ve kurallarına, yani doğal hukuka uymayan hiçbir şey yapmaz."
..."insanların çoğu kendini öylesine bilge sanır ki, onlara bir öğütte bulunmak hakaret etmekten farksız olacaktır "
Resim