Birlikte aylar, yıllar tüketilir, sonra olanlar olur. Bir randevu kaçırılır, bir ev değiştirilir ve her gün görüştüğün birinin artık kim olduğunu bile bilemezsin.
Corradino öylece susuyordu. Ve hemen sonra dozu artırarak, bana arzusunun bir düzen kurmak, terfi etmek, çalıştığı gazetede masa değiştirmek olmadığını söyledi. "Bu tip şeyleri yalnızca âşık olursam düşünebilirim. Şimdi umurumda bile değil, Gelecekten çok geçmişi düşünüyorum. Bir başkası olmak istiyorum."
Şimdi sivil savaşın ne olduğunu gördükten sonra biliyorum ki, savaş eğer bir gün biterse herkes şunu sormalıdır: "Peki ya şehitleri ne yapacağız? Neden öldüler ?" Ben ne yanıt vereceğimi bilemezdim. En azından şimdi bilemiyorum. Başkalarının da bildiğini sanmıyorum. Bunu bilenler belki de bir tek ölülerdir ve savaş yalnızca onlar için gerçekten bitmiştir.
Dökülen kanlar sanki karşımda canlanmıştı. Ne çok kan bu topraklara, bu bağlara döküldü, diye düşündüm. Bu da şu havayı soluyarak büyüyen benim gibi adamların, delikanlıların kanıydı; bu güneşle ısınan, benim lehçemle konuşan, benimkiler gibi inatçı gözlü gençlerin kanıydı dökülen. Benim kanımda ve anılarımda yaşayan o insanların da savaşı, bu rüzgârı, bu dünyanın dehşetini görmüş olmalarına inanamıyordum. Benim için çok tuhaftı, kabul edemiyordum; ateş, siyaset, ölüm benim geçmişimi de altüst etmişti. Her şeyi eskiden olduğu gibi, kapalı bir odayı açarcasına bulmak istiyordum. İşte yalnızca bunun için, yoksa anlamsız bir temkin nedeniyle değil. İki gündür kendi köyümün adını söylemeye korkuyordum; ya birisi, "Orası yandı. Savaş geçti oradan," derse ben ne yapardım?