Tersine Giden Yol, bir sürüklenişin romanı. Emekli bir Osmanlı valisinin oğlu olan Cezmi, hem devrin değişen şartları hem ahlaki zaaflarının sebep olduğu yıkımlar neticesinde bitmek bilmez bir sürüklenmenin, gittikçe alçalan bir hayatın içinde buluyor kendini... Kitap, birçok bakımdan devrin tarihî ve toplumsal gerçeklerine ışık tutmakta. Bir imparatorluk yıkılmış, yerine yeni bir cumhuriyet kurulmuştur ve bu durum, toplumsal yapıda büyük çalkantılara sebebiyet vermektedir. Eski makam ve mevkilerin tesiri gittikçe azalmakta, toplumda yeni sınıflar oluşmakta, bazı değerler kıymetini kaybederken bazıları kıymetini artırmaktadır. Yeni bir dengeye kavuşulana kadar toplum zor bir dönemden geçecek, herkes bu yeni düzendeki yerini temin etmeye çalışacaktır. Tersine Giden Yol, Cezmi ve etrafındaki insanların şahsiyetinde bu dönüşümü somutlaştırmasının yanında İstanbul ve Ankara'nın durumlarını ortaya koyması bakımından da bu iki şehrin o dönemki karşıtlığını kullanarak değişimin iki ucunu görünür kılmıştır. Dolayısıyla romanı kişiler arasında yaşanan ve ancak şahsi meseleler olma özelliğini taşıyan olaylar ekseninde değil, daha geniş bir perspektifte, kişilerin ve olayların altında yatan toplumsal şartların ekseninde değerlendirmek lazımdır. Nahid Sırrı Örik, bu toplumsal gerçekliği zengin Türkçesiyle, olgun üslubuyla anlatmayı başarmıştır.
