Bilirsin dostum, ağaçları yapışkan kollarıyla sımsıkı sararak bogan sarmaşıklar vardır.
Tutkuyla sarılan o ince kollar bazen agacın ölümü olur, bütün enerjisini emer, gelişmesini engeller.
İşte aşk, yüksek ve derin anlamından kopup yere düşerse bir tutkuya dönüşür ve bu tutku insanı tutuklayan bir pranga haline gelir.
Tutku, tutuklar. Aşk, azat eder, hür kılar.
Fakat daha önce de söylediğimiz gibi aşk, hep karşılık bekleyen, karşılıksız iş görmeyen bir kimyaya sahip oldugu için onu şefkate dönüştürmek gerekmektedir. Şefkatle aşılanmış aşk, insana keder değil teselli sunar.
Aşk acısının tesellisi, aşkın mahiyetini bilmekle başlar...
Kadını şefkatle sev, erkeği şefkatle sev, varlığı şefkatle sev : Mesele budur.
İnsanı insana canavar kılan filozofa inat,
Insan insanın tesellisidir, teselliyiz birbirimize diyorum.
Varoluşun, sinesinde sürekli kanayan yaralar açtığı şu insanoğluna, bu geçici yurtta, birbirimize en büyük vazifemiz tesellidir, diyorum.