Bir Duyu Sosyolojisi Denemesi

Teşhir Toplumu

İslam Can

En Eski Teşhir Toplumu Sözleri ve Alıntıları

En Eski Teşhir Toplumu sözleri ve alıntılarını, en eski Teşhir Toplumu kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Her duyu toplumsal varoluşun inşasına, kendi bireysel doğasına özgü katkılarda bulunmakta; toplumsal ilişkinin nevi şahsına münhasır özellikleri bu izlenimler arasındaki nüanslara tekabül etmektedir. Bireyler arasındaki temasta şu ya da bu duyunun hâkim durumda olması, genellikle söz konusu temasa başka türlü üretilemeyecek sosyolojik bir nitelik katmaktadır. İnsanları duyularımız yoluyla algılıyor oluşumuz iki yönde gelişmekte ve bu gelişmeler arasındaki iş birliği sosyolojik bakımdan hayati bir önem taşımaktadır. Bir kişinin bakışı ya da ses tonuyla, sırf fiziksel olarak bizimle aynı odada bulunuyor olmakla verdiği duyu izlenimi, bizde hoşlanma ya da hoşlanmama, yüceltilme ya da aşağılanma, heyecan ya da sükünet hisleri uyandırmaktadır (Simmel, 2009: 221-229).
Kimi toplumlarda ve dönemlerde duyular farklı şekillerde önem kazanmaktadır. Örneğin modern öncesi ve dışı toplumsallıklarda, ilişkiler söz etrafında sürdürülürken, modern dönemle beraber göz ön plandadır. Yani bir yandan sözün düşüşüne şahitlik edilirken öte yandan göz kendi iktidarını perçinlemektedir. Sürecin göz lehine değişmesi, sözün diyalojik süreci devam ettirmede eldeki desteği kaybetmesi neticesindedir. Modern dönem öncesi zamanlarda söz alıp vermek, toplumsal onaylanmayla eşit sayılırken; moderniteyle beraber toplumsal mutabakatın mihengi göz olmuştur. Yeni dönemde ilişkileri kuran yahut yıkan temel kanon, söz değil gözdür. Dolayısıyla gözun iktidarını ilan ettiği modern dönemde sözün yaslandığı imgenin yerini imajlar almıştır.
Reklam
Sözden ziyade gözün kamusal dünyada temel belirleyen olduğu dünyada teşhir kaçınılmazdır. Teşhir malzemesi olan imgenin, aşırılığın dışında düşünülmesi söz konusu değildir. Toplumsal mutabakatı olanaklı kılan imgelerin teşhir ürünü olarak sergiye açılmaları, mezkür imgelerin sergilenerek ifade-öncesi (Han, 2017: 40) bir biçim almasını beraberinde getirmektedir. “İmgeler ne zaman pornografikleşir ya da ne zaman teşhircileşir?” diye soran Sayın'a (2015: 12) göre pornografik bir imgede kendi çerçevesinin dışına taşan, kendiyle beraber ona bakan gözü canlandıran bir kışkırtıcılık söz konusu değildir. Duyuların diriliği yerine zaman içinde duyuların gitgide körelmesini getiren imgelerdir bunlar. Yarım istekli bir uygulama fantezisine kapı aralasa da aslında kaçışı olmayan bir denetleme mekanizması kuran, teşhirci ve köreltici bir uyarıdır söz konusu olan. Bakışı her ne olursa olsun tatmin etme yönündeki bu gayret, aslında bir yönlendirme ve denetleme isteğinden başka bir şey olmamaktadır.
İmajlar bir zamanlar metnin resimlemeleri pozisyonundaydılar. Bugün metin, imajların açıklamasına dönüşmüştür diyen Ellul (2004: 158), anlamın görüntü lehine dönüşümünü bir bakıma açıklamaktadır. Günümüzde bir teşhir toplumunda yaşandığını söylemek abartı olmayacaktır. Han (2017: 27-8) teşhircilik toplumunda her şeyin sergi değeriyle ölçüldüğünü dile getirirken bu toplumun pornografik bir toplum olduğu tespitinde bulunmaktadır.
İmajlar imgenin resimli ve görünür halidir. Bakmanın ve görmenin, diger duyulara nazaran ayrıcalık kazandığı okülersentrik modern zamanlarda, imgenin imajlar dünyası tarafından kuşatılması olağandır. İmajlar, yarattıkları görünürlüğe ek olarak sakladıkları ve üzerini kapattıklarıyla hem bir apaçıklık hem de belirsizlik ve kuşku yaratmaktadır. Her şeyin görünür olduğu yerde muhtemel bir tehlikenin varlığı yahut şüpheli bir durumla ilgili sezgiler ortaya çıkmaktadır. Dolayısıyla imaj, içerisinde herhangi bir boşluğa yer bırakmayacak kadar şeffaf bir nitelik taşımaktadır. Sayın'dan iktibasla Taburoğlu (2013), imgeye haysiyet kazandıran şeyin boşluk olduğunu ifade etmektedir.
Batı'da bilimler, okülersentrik (göz merkezci) düşünme geleneğinin rahminde şekillenmiştir. Okülersentrizm, duyular arasında bir hiyerarşi kurmakta ve duyular hiyerarşisinde gözü ve görme duyusunu zirveye yerleştirmektedir. Göz, evreni kavrayıştaki en merkezi organ; görme, evreni kavrayıştaki en merkezi yetidir. Göz, eylem organıdır. Görünmeyen şeye dokunulamaz, dokunulamayan şey manipüle edilerek teknolojiye dönüştürülemez. Tekno-bilim, okülersentrik gelenekle irtibatlıdır. Modern toplum, gözün ve görmenin egemen olduğu toplumdur. Ortaçağ'dan moderniteye geçiş, gözün ve görmenin egemenliğine geçiştir. Seküler toplum ve sekülerizm, okülersentrik geleneğin ürünüdür (Arslan, 1999: 56-57). Kişiyi öte dünya ile ilgili bağlılıklardan kurtararak, yalnızca bu dünyaya ait varlıklara dönüştüren şeydir. Görmenin moderm toplumdaki hegomonyasıdır.
Reklam
189 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.