Her duyu toplumsal varoluşun inşasına, kendi bireysel doğasına özgü katkılarda bulunmakta; toplumsal ilişkinin nevi şahsına münhasır özellikleri bu izlenimler arasındaki nüanslara tekabül etmektedir. Bireyler arasındaki temasta şu ya da bu duyunun hâkim durumda olması, genellikle söz konusu temasa başka türlü üretilemeyecek sosyolojik bir nitelik katmaktadır. İnsanları duyularımız yoluyla algılıyor oluşumuz iki yönde gelişmekte ve bu gelişmeler arasındaki iş birliği sosyolojik bakımdan hayati bir önem taşımaktadır. Bir kişinin bakışı ya da ses tonuyla, sırf fiziksel olarak bizimle aynı odada bulunuyor olmakla verdiği duyu izlenimi, bizde hoşlanma ya da hoşlanmama, yüceltilme ya da aşağılanma, heyecan ya da sükünet hisleri uyandırmaktadır (Simmel, 2009: 221-229).