Tevhid ve Değişim

Celaleddin Vatandaş

Sayfa Sayısına Göre Tevhid ve Değişim Sözleri ve Alıntıları

Sayfa Sayısına Göre Tevhid ve Değişim sözleri ve alıntılarını, sayfa sayısına göre Tevhid ve Değişim kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
İnsan hükmeden değil, hükme boyun eğen
Ayetlerle, insanın hükmeden değil, Allah'ın hükümlerinin uygulayıcısı olduğu (olması gerektiği) ortaya konmaktadır.
Sayfa 27 - Pınar Yayınevi
Günümüz demokratik toplumlarda da hakimiyetin/egemenliğin halka ait olduğu ısrarlı şekilde vurgulanarak halk ilâhlaştırılır. Ancak aslında bu, gerçekte kendi ilâhlıklarını gizlemek isteyen ileri gelenler'in (tağutların, yöneticilerin, zenginlerin, hatta sanatçıların) oluşturduklan yapay bir sığınaktır. Sahte biçimde ilâhlaştırdıkları halkın adına ken. dileri hüküm koyarak, işlerini yürütürler. Buna da halkın kendi ken. dini (temsilcileriyle) yönetmesi diyerek halkı aldatmaya ve tağutluklarını devam ettirmeye muvaffak olurlar.
Reklam
Hüküm yalnız Allahındır!
İlahlığın foksiyonlarının kendilerine ait olduğunu iddia eden her dönemin müşrik yöneticileri, bu ilahlıklarının sadece toplumun ileri gelen bir üyesi olmakla gercekleşmeyeceğini, zengin veya yönetici olmakla insanların indinde meşruluk kazanamayacaklarını bildikleri için, bazı sahte meşruluk dayanakları oluşturmayı da ihmal etmezler. Bunlardan en yaygın olanına göre, kendileri Yüce Varlık'la (Tanrı'yla, Yaratan'la) özel bağ ve ilişki içerisindedirler. İlah olarak hükmederken aslınde Yüce Varlık'ın adına bu işi yapmaktadırlar. Böylelikle onlar durumlanının diğer insanlara oranla farklı oluşunu meşrulaştırırlar, ilahlıklarına zemin hazırlarlar.
_____________________________ ⁴⁴Günümüz demokratik toplumlarda da hakimiyetin/egemenliğin halka ait olduğu ısrarlı şekilde vurgulanarak halk ilâhlaştırılır. Ancak aslında bu, gerçekte kendi ilahlıklarını gizlemek isteyen ileri gelenler'in (tağutların, yöneticilerin, zenginlerin, hatta sanatçıların) oluşturdukları yapay bir sığınaktır. Sahte biçimde ilāhlaştırdıkları halkın adına kendileri hüküm koyarak, işlerini yürütürler. Buna da halkın kendi ken- dini (temsilcileriyle) yönetmesi diyerek halkı aldatmaya ve tağutluklarını devam ettirmeye muvaffak olurlar.
"Resulullah'ın tebliğ ettiği davanın Mekke müşrikleri için büyük bir problem olduğu açıktır. Çünkü La ilahe illallah çağrısını işittikleri zaman, bu sözle ilahlığın; Neşure ve Daru'n Nedve (bir tür yönetim meclisleri) üyelerine değil, sadece Allah'a ait olduğunun ilanını görüyorlardı. Bu ilanın ise bireysel yaşantıdan sosyal hayata ve inanç esaslarına kadar insanı ilgilendiren bütün alanlarda statükodan oldukça farklı, yepyeni bir yapıyı önerdiğini anlıyorlardı. Bu nedenle la ilahe illallah çağrısının statükoyu tamamıyla değiştireceğini anlayan Mekke ileri gelenleri, haksız menfaatlerinin devamı açısından tepkide bulunmayı zorunlu bulurlar." 
Allah'ın razı olduğu tek din olan İslâm, bireysel ve toplumsal bütün alanlar kapsayan bir hukuk sistemidir. Bu hukukun kaynağı ise sadece Allah'dır. Allah'ın hukuku (hükmü) dışındaki hukuklar ise Allah'tan olmadığı için meşru değildir. Dolayısıyla o meşru olmayan hukukları uygulayan yöneticiler de meşru değildir. Diğer bir ifadeyle “Din ve şeriat koymak, çıkışı ve uygulanışı ile nehiyde bulunmak ulûhiyyetin sıfatlarından”54 olup bu sifat ise sadece Allah'a ait olduğu için (Lâ ilâhe illallah) sadece Allah'ın sosyal, siyasî, ekenomik vs. sistemi meşru, onun dışındakiler ise zulmün tezahürleri olan cahiliye sistemleridir. Bütün cahili sistemler ise yok olmaya mahkûmdur.
Reklam
123 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.