You can find Featured Te'vilatül Kur'an Tercümesi - 5 books, featured Te'vilatül Kur'an Tercümesi - 5 quotes and quotes, featured Te'vilatül Kur'an Tercümesi - 5 authors, featured Te'vilatül Kur'an Tercümesi - 5 reviews and reviews on 1000Kitap.
“O, kendi üzerine rahmeti yazmıştır.” (6/12) Hasan-ı Basri şöyle demiştir: Cenab-ı Hak, tövbe edenleri cennete sokacağına dair kendi üzerine rahmeti yazmıştır. O, hiç kimseyi kendi ameliyle cennete sokmaz, ancak rahmetiyle cennete sokar. Bu konuda Hz. Peygamber'in (s.a.) de şöyle söylediği rivayet edilmiştir: '“Allah'ın rahmeti olmadan kimse cennete giremez.” Kendisine; sen de mi Ya Resullullah, diye soruldu, “Ben de! Ancak Allah beni rahmetiyle kuşatmıştır” cevabını verdi. O, kendi üzerine rahmeti yazmıştır mealindeki ayet hakkında şöyle de denilmiştir: Cenab-ı Hak, düşmana azap, dosta sevap vermek üzere kıyamet günü insanları rahmetiyle bir araya getirecektir. Yani Yüce Allah'ın, insanları bir araya getirmesi rahmetinin eseridir; düşmana cezasını, dosta da sevabını verecektir. Şöyle de denilmiştir: Bütün insanların bir araya toplanması, Allah'ın rahmetinin eseridir; Allah asileri isyandan vazgeçirmek, itaatkarları da itaate devam etmeye teşvik için asileri azapla tehdit etmesi, itaatkara da sevabı vadetmesi O'nun rahmetinin göstergesidir.
“Biz hangi ülkeye bir peygamber gönderdiysek mutlaka ora halkını, Allah'a yönelip yalvarsın yakarsınlar diye dert ve sıkıntıya uğratmışızdır.” (7/94) Allah ancak peygamber gönderdikten sonra insanları helak etmiştir, çünkü insanlar farklı mertebede yaratılmışlardır; bazısı akıl ile anlar, onun işitme yoluyla yardıma ihtiyacı yoktur, isabetli görüşleriyle nesneleri algılayan düşünürler ve alimler böyledirler. Bazıları çocuklar gibi ancak işitme yoluyla hakikati algılar, onlar ancak başkasından duyduğu sözlerle ve devamlı uyarılmasıyla hakikati anlarlar. Bazıları da ne aklıyla ve ne de başkalarından duyduğu sözlerle anlar, ancak başlarına gelen şiddetle, kendilerini değiştirip Allah'ın verdiği nimetlerin de değişmesiyle anlarlar. Onlar aklı ve işitme organı olmayan hayvanlar gibidirler, ancak başlarına gelen sıkıntılardan ve belalardan anlarlar.
“Eğer (istedikleri gibi) onlara melekleri indirseydik, ölüler de onlarla konuşsaydı.” Bu beyan, “Kendilerine bir mucize gelirse ona mutlaka inanacaklarına dair Allah adına kuvvetle yemin ettiler. De ki: Mucizeler ancak Allah'a aittir. Fakat mucize geldiğinde de inanmayacaklarının farkında mısınız?” (6/109) mealindeki ayetin sılasıdır. Sonra Allah Eğer... indirseydik, buyurmuş ve onlara istedikleri mucizeler gönderilse, hatta melekler indirilse ve ölüler dile gelse bile yine iman etmeyeceklerini haber vermektedir. Onların mucize istemeleri, doğru yolu bulma arzusuyla yapılan bir istek değil, alay etmek için ve inat olsun diye yaptıkları bir istektir. Çünkü onlara bazı mucizeler gelmişti, eğer inat etmeselerdi onlara inanırlardı. Sonra Cenab-ı Hak onların iman etmeyeceklerini, mucizeleri de ancak inat olsun diye istediklerini biliyordu, bu inatlarını da onlarda katı kalpli bir haslet haline getirerek kendilerini terk etti, hatta onların kalplerinin taştan daha katı olduğunu haber verdi.