Te'vilatül Kur'an Tercümesi - 5

Ebu Mansur El Matüridi

Te'vilatül Kur'an Tercümesi - 5 Gönderileri

Te'vilatül Kur'an Tercümesi - 5 kitaplarını, Te'vilatül Kur'an Tercümesi - 5 sözleri ve alıntılarını, Te'vilatül Kur'an Tercümesi - 5 yazarlarını, Te'vilatül Kur'an Tercümesi - 5 yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
“De ki: Allah'ın dışında taptığınız şeylere tapmak bana yasak edildi. De ki: Ben sizin arzularınıza uymam; aksi halde yolumu şaşırırım, hidayete erenlerden olamam.” (6/56) Cenab-ı Hak, insanların Allah'tan başka taptıkları şeylere, ancak nefislerinin arzusuna uyarak taptıklarını haber vermektedir. Halbuki tapınılan şeye, nefsin arzusu ile tapınılmaz, ancak bir delil ile, peygamberden işitmekle ve aklın güzel görmesiyle tapılır. Görmez misin ki Cenab-ı Hak, “De ki: Şüphesiz ben, Rabb'imden gelen apaçık bir delile dayanıyorum” (6/57), yani Rabb'imin deliline dayanıyorum buyurmaktadır. Yüce Allah tapılan şeye, ancak delile ve akla uyarak tapılması gerektiğini, onların ise sadece nefislerinin arzusuna uyarak taptıklarını haber vermektedir.
“Biz peygamberleri ancak müjdeciler ve uyarıcılar olarak göndeririz.” (6/48) Cenab-ı Hak, burada peygamberleri ancak itaat edenleri müjdelemek, isyan edenleri de korkutmak üzere gönderdiğini haber vermektedir. Bu, emretmenin ve yasak koymanın peygamberlerin yetkisinde olmadığını da ifade etmektedir, onların görevi ancak verilen emir ve yasağı insanlara tebliğ etmektir.
Reklam
“Ancak (samimiyetle) dinleyenler daveti kabul eder.” (6/36) Kulak, göz ve hayat dünyada insanlara hem dünya hayatları ve hem de ahiret hayatları için verilmiştir. Dünyada ihtiyaçlarını dile getirmeleri ve birbirlerinin ihtiyaçlarını anlamaları için onlara dil de verilmiştir. Kulak ve göz de onların hem dünyada birbirlerinin ihtiyaçlarını anlamaları ve hem de ezeli varlığı idrak etmeleri içindir. İşte onlar bu organlardan gereği gibi yararlanmayınca, Allah da bu uzuvları yok saymakta ve onları kör, sağır ve dilsiz diye isimlendirmektedir.
“De ki: Hangi şahidin şahitliği daha güvenilirdir?” (6/19) En doğrusunu Allah bilir ya, sanki bu ayette gizli bir kelime bulunmaktadır; De ki ey Muhammed! Hangi şahidin şahitliği daha güvenilirdir? Onlar cevap olarak Allah'ın diye­cekler, çünkü onlar gökleri ve yeri yaratanın Allah olduğunu ve O'nun her şey­den yüce olduğunu itiraf ediyorlar, fakat kulluk konusunda başkasını O'na ortak koşuyorlar ve diyorlar ki: “Bizi Allah'a yaklaştırsınlar diye onlara tapıyoruz.” (39/3) Yoksa onlar Allah'ın azametini ve yüceliğini ikrar ediyorlar.
“O, kendi üzerine rahmeti yazmıştır.” (6/12) Hasan-ı Basri şöyle demiştir: Cenab-ı Hak, tövbe edenleri cennete sokacağına dair kendi üzerine rahmeti yazmıştır. O, hiç kimseyi kendi ameliyle cennete sokmaz, ancak rahmetiyle cennete sokar. Bu konuda Hz. Peygamber'in (s.a.) de şöyle söylediği rivayet edilmiştir: '“Allah'ın rahmeti olmadan kimse cennete giremez.” Kendisine; sen de mi Ya Resullullah, diye soruldu, “Ben de! Ancak Allah beni rahmetiyle ku­şatmıştır” cevabını verdi. O, kendi üzerine rahmeti yazmıştır mealindeki ayet hakkında şöyle de denilmiştir: Cenab-ı Hak, düşmana azap, dosta sevap vermek üzere kıyamet günü insanları rahmetiyle bir araya getirecektir. Yani Yüce Allah'ın, insanları bir araya getirmesi rahmetinin eseridir; düşmana cezasını, dosta da sevabını verecektir. Şöyle de denilmiştir: Bütün insanların bir araya toplanması, Allah'ın rahmetinin eseridir; Allah asileri isyandan vaz­geçirmek, itaatkarları da itaate devam etmeye teşvik için asileri azapla tehdit etmesi, itaatkara da sevabı vadetmesi O'nun rahmetinin göstergesidir.
25 öğeden 21 ile 25 arasındakiler gösteriliyor.