Sığır ve davarlarınızın içinde ilk doğan her erkek hayvanı Tanrınız RAB'be ayıracaksınız. Sığırınızın ilk doğan öküzüyle iş yapmayacak, sürünüzün ilk doğan koyununu kırkmayacaksınız.
Siz ve aileniz her yıl Tanrınız RAB'bin önünde, O'nun seçeceği yerde onları yiyeceksiniz.
""" Bir hayvanın özürü varsa, topal ya da körse, herhangi bir ciddi sakatlığı varsa, onu Tanrınız RAB'be kurban etmeyin.""""
Eğer İbrani kardeşlerinizden bir erkek ya da kadın size satılırsa, altı yıl size kölelik edecek, yedinci yıl onu özgür bırakacaksınız.
Onu özgür bırakırken, eli boş göndermeyin
Tanrınız RAB'bin size vereceği ülkenin herhangi bir kentinde yaşayan kardeşlerinizden biri yoksulsa, yüreğinizi katılaştırmayın, yoksul kardeşinize elisıkı davranmayın.
Tersine, eliniz açık olsun; gereksinimlerini karşılayacak kadar ona ödünç verin.
'Yedinci yıl, borçları bağışlama yılı yakındır' diyerek yüreğinizde kötü düşünce barındırmaktan sakının. Öyle ki, yoksul kardeşinize karşı elisıkı davranıp ona yardım etmekten kaçınmayasınız. Yoksul kardeşiniz sizden RAB'be yakınabilir, siz de günah işlemiş olursunuz.
Tanrınız RAB verdiği söz uyarınca sizi kutsayacak. Siz birçok ulusa ödünç vereceksiniz, ama siz ödünç almayacaksınız. Siz birçok ulusu yöneteceksiniz, ama onlar sizi yönetmeyecek
1RAB kasırganın içinden Eyüp'ü şöyle yanıtladı:
2 “Bilgisizce sözlerle
Tasarımı karartan bu adam kim?
3Şimdi erkek gibi kuşağını beline vur da,
Ben sorayım, sen anlat.
4“Ben dünyanın temelini atarken sen neredeydin?
Anlıyorsan söyle.
5Kim saptadı onun ölçülerini? Kuşkusuz biliyorsun!
Kim çekti ipi üzerine?
6Neyin üstüne yapıldı temelleri?
Kim koydu köşe taşını,
7Sabah yıldızları birlikte şarkı söylerken,
İlahi varlıklar[a] sevinçle çığrışırken?
8 “Denizin ardından kapıları kim kapadı,
Ana rahminden fışkırdığı zaman;
9Ona bulutları giysi,
Koyu karanlığı kundak yaptığım,
10Sınırını koyduğum,
Kapılarıyla sürgülerini yerleştirdiğim,
11‘Buraya kadar gelip öteye geçmeyeceksin,
Gururlu dalgaların şurada duracak’ dediğim zaman?
12“Sen ömründe sabaha buyruk verdin mi,
Şafağa yerini gösterdin mi;
Yaşamımdan usandım,
Özgürce yakınacak,
İçimdeki acıyla konuşacağım.
2Tanrı'ya: Beni suçlama diyeceğim,
Ama söyle, niçin benimle çekişiyorsun.
3Hoşuna mı gidiyor gaddarlık etmek,
Kendi ellerinin emeğini reddedip
Kötülerin tasarılarını onaylamak?
4Sende insan gözü mü var?
İnsanın gördüğü gibi mi görüyorsun?
5Günlerin ölümlü birinin günleri
29Madem suçlanacağım,
Neden boş yere uğraşayım?
30Sabun otuyla yıkansam,
Ellerimi kül suyuyla temizlesem,
31Beni yine pisliğe batırırsın,
Giysilerim bile benden tiksinir.
32O benim gibi bir insan değil ki,
O'na yanıt vereyim,
Birlikte mahkemeye gideyim.
33Keşke aramızda bir hakem olsa da,
Elini ikimizin üstüne koysa!
34Tanrı sopasını üzerimden kaldırsın,
Dehşeti beni yıldırmasın.
35O zaman konuşur, O'ndan korkmazdım,
Ama bu durumda bir şey yapamam.
Dedi ki,
“Bu dünyaya çıplak geldim, çıplak gideceğim.
RAB verdi, RAB aldı,
RAB'bin adına övgüler olsun!”
Bütün bu olaylara karşın Eyüp günah işlemedi ve Tanrı'yı suçlamadı.
1Bunlar Yeruşalim'de krallık yapan Davut oğlu Vaiz'in sözleridir:
2“Her şey boş, bomboş, bomboş!” diyor Vaiz.
3Ne kazancı var insanın
Güneşin altında harcadığı onca emekten?
4Kuşaklar gelir, kuşaklar geçer,
Ama dünya sonsuza dek kalır.
5Güneş doğar, güneş batar,
Hep doğduğu yere koşar.
6Rüzgar güneye gider, kuzeye döner,
Döne döne eserek
Hep aynı yolu izler.
7Bütün ırmaklar denize akar,
Yine de deniz dolmaz.
Irmaklar hep çıktıkları yere döner.
8Her şey yorucu,
Sözcüklerle anlatılamayacak kadar.
Göz görmekle doymuyor,
Kulak işitmekle dolmuyor.
9Önce ne olduysa, yine olacak.
Önce ne yapıldıysa, yine yapılacak.
Güneşin altında yeni bir şey yok.
10Var mı kimsenin, “Bak bu yeni!” diyebileceği bir şey?
Her şey çoktan, bizden yıllar önce de vardı.
11Geçmiş kuşaklar anımsanmıyor,
Gelecek kuşaklar da kendilerinden sonra gelenlerce anımsanmayacak.