540 sayfa boyunca ağzımda şekerleme varmış gibi tatlı betimlemelerle dolu bu kitap yüreğimde ise acı bir sızıydı. Ağdalı ,süslü bir dili yoktu. Kitapta sıradanlığın yaralayıcı cümleleri vardı. Beylik cümleler ve sloganlaşmış kelimeler sevmeyen biri olarak ben, sıradan hayata tokat atan kapitalizmi en ufak zerreme kadar hissettim. Canım yanıyor. Joad ailesi ile yol çektim, susadım, ölümü tattım, aç kaldım, üşüdüm ve çok yoruldum. Elimde bir kamera vardı da belgesel çekimindeydim. Yol boyunca Joad ailesiyle birlikte bazen çadırda bazen kampta bazen bir ölüyü defnederken bazen bir doğumda bazen içimde umudun fideleri bazen karamsarlığın gözyaşlarıyla.... En sonunda elimden kameram düştü, ayaklarım kırıldı, yere çöktüm... Ben de onlar kadar yorgundum....