The Kite Runner

Khaled Hosseini
Darıxdım səninçün, Heathcliff
Kitabı çevirdi, kapağı gösterdi. Uğultulu Tepeler. "Okudun mu?" diye sordu. Başımla doğruladım.
Bəzi insanlar istedadlıdılar və nə qədər oxusan da onlara çata bilməzsən
" Kafasından neler geçtiğini çoğu zaman kesinlikle bilemediğim bu çocuk nasıl oluyor da beni açık bir kitap gibi okuyabiliyordu? Okula giden, okuma-yazma bilen bendim. Zeki olan bendim. İlkokul birinci sınıf kitabımı bile okuyamayan Hasan, beni rahat rahat okuyordu. Bu biraz rahatsız ediciydi.
Reklam
Babanın değerini takdir ediyor musun? Kıymetini gerçekten biliyor musun?" "Balay, General Efendi, biliyorum," dedim. "Öyleyse, seni kutlarım; erkekliğe giden yolu yarılamışsın bile." Sesinde şakacılıktan ya da alaycılıktan eser yoktu;
Baba kişi adamdı
Her zaman kahraman olmak zorunda mısın?diye sordum içimden, kalbim küt küt atarken. Bir kez olsun boş veremez misin? Oysa biliyordum, yapamazdı - doğası böyleydi.
And that right there was the single greatest moment of my twelve years of life, seeing Baba on that roof, proud of me at last.
Reklam
Baba idoldue haha
Gülümsedi, elimi tuttu. "Seni bulduğum için öyle şanslıyım ki. Tanıdığım bütün Afgan erkeklerinden farklısın." "Bir daha bundan hiç söz etmeyelim, tamam mı?" "Tamam." Yanağını öptüm, kaldırımdan uzaklaştım. Arabayı sürerken, neden farklı olduğumu düşündüm. Belki de nedeni, erkekler tarafından yetiştirilmemdi; kadınların arasında büyütülmemiş, Afgan toplumunun onlara uyguladığı çifte standarda doğrudan maruz kalmamıştım. Belki de nedeni, Baba'nın bir Afgan olarak kesinlikle sıradışı bir baba olmasıydı: Kendi kurallarına göre yaşayan, toplumsal âdetleri ancak uygun görürse benimseyen, dayatmaları reddeden bir liberal, başına buyruk biri.
Her kadının bir kocaya ihtiyacı vardı. Bü, onun içindeki şarkıyı susturan biri olsa bile. .
Papulya sevgisi <3
Midway through the speech, the wind knocked his hat off and everyone laughed. He motioned to me to hold his hat for him and I was glad to, because then everyone would see that he was my father, my Baba.
Now, no matter what the mullah teaches, there is only one sin, only one. And that is theft. Every other sin is a variation of theft.
Reklam
Sometimes I asked Baba if I could sit with them, but Baba would stand in the doorway. "Go on, now," he'd say. "This is grown-ups' time. Why don't you go read one of those books of yours?" He'd close the door, leave me to wonder why it was always grown-ups' time with him. I'd sit by the door, knees drawn to my chest.
Kendime bir şey aradığımı söylüyorum. Ama giderek daha çok başıboş geziyor, başıma bir şey gelmesini, her şeyi değiştirecek bir şeyi, tüm hayatımın yol açtığı bir şeyi bekliyormuşum gibi geliyor...
Haksızlık olabilir ama birkaç günde, bazen tek bir günde bile yaşananlar bütün bir ömrün akışını değiştirebilir...
There is only one sin, only one. And that is theft. Every other sin is a variation of theft... When you kill a man, you steal a life. You steal his wife's right to a husband, rob his children of a father. When you tell a lie, you steal someone's right to the truth. When you cheat, you steal the right to fairness.