" Öylesine yalnızdı ki yaşamının sonuna doğru konuşamaz olmuştu. Ya da kim bilir belki artık konuşmaya ihtiyaç duymuyordu."
Çooookkkk güzeldiiiii Nasıl güzel, umut verici, hüzünlü... 50 sayfalık bir kitap nasıl sarıp sarmalıyor inanamazsınız. Hele bir de iç çizimleri ile insan daha da canlı hissediyor.
Anlatıcımız aynı zamanda ana karakterimiz, yolculuk ve yürüyüşlere gönül vermiş bir adam. Bir gün Alpler' in zirvesine, pek de turistlerin bilemeyeceği taraflarına doğru yolculuğa çıkıyor. Bu yolculuk keşfetmeye doğru evriliyor ve karşısına harap olmuş yollar, terkedilmiş Evler, kurumuş dereler...
Derken o terkedilmiş yerde bir çobana rastlar, çok fazla koyunu yoktur ama elinde, evindeki yemeği paylaşmaya isteklidir Elzeard Bouffier... Bu yemekle tanışıklıkları arkadaşlığa dönüşür.
Elzeard Bouffier bir doğa gönüllüsü.Koyunları otlarken ağaç dikmek en büyük mutluluğu. O çorak ve terkedilmiş yerde, insansızlıkta, imkansızı düşünmeden her yere binlerce ağaç dikmektedir. Bizim yolcumuzun ise bu ağaçların geleceği ile ilgili pek umudu yoktur.
Araya savaş girer, zaman girer... Tüm bunlar yolcunun merakını daha da pekiştirir ve tekrar düşer yollara. Ağaçları ve adamı düşünür... Ancak aklına ölüm dışında bir olasılık gelmez. Fakat yolun sonu bambaşka bir yere çıkar....
Kesinlikle okumanızı öneririm, bu arada yazarın bu kitabı okurları öyle etkilemiş ki pek çok dile çevrilip yayınlanmış. Yazara telif için geldiklerinde ise Giono bunu kabul etmemiş insanlar bu yolda ilerlesin bana yeter....
XoXo ️