Akış
Ara
Keşfet
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
Kitap Türleri
Dergiler
Çevirmenler
İncelemeler
Alıntılar
İletiler
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.38.12
The Paper Swan
Leylah AttarEn Eski The Paper Swan Yorumları ve İncelemeleri
En Eski The Paper Swan sözleri ve alıntılarını, en eski The Paper Swan kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
"Dünya sizden sürekli bir şey aldığında, sürekli bir o yana, bir bu yana devrildiğinizde size verdiği şeylerin kalıcılığına bağlanmanız zor oluyordu."
"Bazen her şey, daha güzel bir şeyin bir araya gelebilmesi için parçalara ayrılıverir."
Daha çıkmadan beni büyüleyen , çıkar çıkmaz aldığım ve hemen okuduğum bir kitapla
Kağıt Kuğu, Skye'ın intikam için kaçırılmasının ardından ortaya çıkan birçok gizem ve onu kaçıran adamın kimsenin beklemediği, geçmişten gelen biri olmasıyla başlıyor. Kitabın bir yerinden sonra olan zaman atlaması ve o atlanan zaman hiç beklemediğim şeyler olsa da özellikle atlamadan sonraki kısımlar çok güzeldi. Damian ve Skye'ın her şey bittikten ve seneler geçtikten sonraki ilişkisi de aynı şekilde...Eğer aksiyon dolu bir kitap arıyorsanız Kağıt Kuğu tam size göre
Entrika üstüne entrika.. Bir sırrı öğreniyoruz ardından başkasını daha öğreniyoruz derken karman çorman bir olaylar silsilesinin içinde buluyoruz kendimizi..
Benim gözümde (ki okuyan çoğunluk bunu benim gibi düşünmüştür) kitap iki kısımdan oluşuyor. İlk kısmı okurken nefret ediyoruz, ikinci kısmı okurken aşırı bir hüzün kaplıyor insanın içini.. İki tarafa da hem kızıyorum hem hak veriyorum. Yine de ana karakter kızın yerinde olsaydim öyle bir adamı sevebilir/sevmeye devam edebilir miydim bilmiyorum.. Nerden bakarsam bakayım oldukça toksik bir ilişki olduğunu düşünüyorum. Bol dram-aşk sevenlerin bir oturuşta bitirebilecegi, oldukça akıcı bir kitap..
Tavsiye eder miyim derseniz, herkesin seveceği türde bir kitap olduğunu düşünmüyorum. Yine de bu tarzi sevenler şans verebilir.
Kitap ile ilgili ne hissetmem gerektiğine hala karar vermiş değilim.
Öncelikle şunu belirtmek isterim ki, kitap benim için iki bölümden oluşuyor: sıkıcı ve akıcı olan kısım diye ikiye ayırdım.
Başlarda biraz sıkıldım, olayın gidişatını başta fark edemedim; sayfalar ilerledikçe ama işin nereye gittiğini anlıyorsunuz.
Spoiler içerir!!!
Skye Sedgewick, doğum gününde kaçırılıp, psikolojik şiddete ve işkenceye maruz kalıyor. Bu sırada Skye’a zaman zaman hatırladığı geçmişi güç vermektedir. Zaman geçtikçe kaçıran kişinin gerçek kimliğini öğrenen Skye’ın yaşadığı bocalamayı okuyoruz. Açıkçası Skye’ın gördüğü işkenceleri hatırladıkça bunları çok çabuk sineye çekebilmesine kabul edemiyorum.. Gerçekçi gelmedi, kitapta işlenen duygular yansımadı, bir de giriş-gelişme-sonuç bir anda oldubittiye geldi. Açıkçası kurgu güzel olsa da olayların işlenişi bana sıradan ve üstünkörü geldi.
320 syf.
8/10 puan verdi
Booktuber’lar bu kitabı kötü yorumluyordu aldığımda beklentiye girmeden okudum ama ben çok sevdim hikaye çok iyidi Sadece sonu böyle bitmemeliydi daha iyi bir son beklerdim onun dışında gayet akıcı aksiyonu boldu
Damien karakterine o kadar üzüldüm ki başına gelmeyen kalmadı , bir şans verin pişman olmasınız tam bir ispanyol dizisi tadındaydı
Büyük beklentilerim hep büyük hayalkırıklığı ile sonlanıyor şu ara. Bu kitap da onlardan biri oldu benim için. Kitabın konusu aşırı basit aslında. İntikam dolu bir genç, mafyadan intikam almak için adamın kızı kaçırıyor ama birbirlerine aşık oluyorlar bu spoiler değil çünkü kitap ben buyum diye bağırıyor zaten. Olayların anlatılışı bir yere kadar ilgimi çekti aslında. Erkek karakterimizin gözünden geçmiş ve intikam moralini okuduğumuz kısımlar en heyecanlı yeriydi ta ki kızı en ufak hareketinde affedene kadar. "Justin bana bir hi bile demedi" tarzında bir triple kıza karşı intikam, namus.
,Kan davası diyorsun sonra aniden hepsi balon gibi sönüyor. Nerede o kendini parçalayana kadar çalışan didinen çocuk? Nerede o intikam ateşiyle kendine sözler veren çocuk? Yok. Ponçik oldu bir anda. Yani kendince bana közcü abileri hatırlatıyor kendisi hala.
Kızımızın da beyimdir yapar der gibi tüm hataları affetmesi ve Stockholm Sendromunun tapusunu üstüne almasına ne demeli. Kitap 2005te yazılmış sanırım kızımızı da 2005 Paris Hiltonuna benzetiyorum ,kendisi moda düşkünü sivri topuklu ayakkabılarını adama saplayıp öldürmeyi falan düşündü, öyle okuyunca bir ilginçleşiyor. Gülme geldi aniden yine.
Kitabı küçük okuyucular sevebilir ki okumasın küçücük çocuğun bu kitapla işi ne ama şu an okuyup da sevebildiğim bir kitap olmadı benim için. Bu yüzden de aşırı mutsuzum potansiyeli yüksekti oysa. Parmak hariç o ne öyle?! Yalnız kitap akıp gidiyor aşırı şekilde. Tam reading slump devası ama sırf bunun için de o kadar para vermeye değer bi bilemedim.