The Eldest Curses

The Red Scrolls of Magic

Cassandra Clare

The Red Scrolls of Magic Gönderileri

The Red Scrolls of Magic kitaplarını, The Red Scrolls of Magic sözleri ve alıntılarını, The Red Scrolls of Magic yazarlarını, The Red Scrolls of Magic yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
"Seni atalarımın kutsal salonunda, Melek'in ve tanıdığım herkesin önünde öptüm," dedi Alec. "Duygularımdan emin olmadığımı nasıl söylersin?"
Sayfa 329 - MalecKitabı okudu
"Onu değil, seni buldum." "Ah. Bir versiyonum diğerlerinden daha mı yakışıklıydı? Daha mı zarifti?" "Hayır," dedi Alec. "Bir bıçağa uzandığını gördüm. Onu eline aldın, ama sonra bıraktın."
Sayfa 327Kitabı okudu
Reklam
Gülümsedi. Alec'in, gülümsediğini göremese de hissedeceğini biliyordu. Daha önce hiçbir manzarayı özlememişti ve bunu özlemek hoşuna gitmişti. Tuğla evlere, mavi gökyüzüne, Brooklyn Köprüsü'ne ve Manhattan'ın parlak gökdelenlerine baktı. Bu şehir sevdikleriyle doluydu. Aileleri ve arkadaşlarıyla.
Sayfa 325Kitabı okudu
Magnus elini kaldırıp kendi etrafında döndüğünde bütün perdelerle pencereler açıldı. Parkelerin, renkli kilimlerin, dana derisi ciltli ve yaldızlı büyü kitaplarının ve Magnus'un yeni aldığı kahve makinesinin üzerine güneş vurdu. Alec onun büyüyle kahve çağırarak civardaki kahvecilerden kahve çalıp durmasını onaylamadığından bir makine alması için ısrar etmişti.
Sayfa 324Kitabı okudu
"Ama sonunda aşkı hep kaybediyoruz," dedi Magnus isteksizce. "Bunu ikimiz de biliyoruz." "Hayır," dedi Tessa. "Aşk seni değiştiriyor. Aşk dünyayı değiştiriyor. Sanırım yaşadığın sürece o aşka güvenebilirsin. Aşka güven, Magnus. Ona güven."
Sayfa 322Kitabı okudu
"Bence bir anlaşma yapmalıyız," diye önerdi Alec. "Kızıl El hakkında bildiklerimiz dördümüzün arasında sır olarak kalacak. Aslında New York'takilere bunlardan hiç bahsetmemek en iyisi." "Katılıyorum," dedi Aline. Yanakları hâlâ pembeydi ve Helen'la el eleydi. "Jace'le Isabelle eğlenceyi kaçırdıklarını öğrenirse bizi öldürür." Helen başını salladı. "Dördümüz burada hiç tanışmadık. Bunlar yaşanmadı. İleride seninle tanışmak için sabırsızlanıyorum, Alec."
Sayfa 317Kitabı okudu
Reklam
Dördü villanın girişine yöneldi. Alec Helen'la göz göze geldi. "Kusura bakma," dedi Alec. "Neredeyse her şeyi mahvediyorum." "Ben sana ne söyledim, Alec Lightwood? Gittiğin her yere felaket götürüyorsun. Binalar yıkılıyor. Mahkumlar kaçıyor. Artık alıştım." Aline'e kıpkırmızı kesilmesine neden olan çapkın bir bakış fırlattı. "Hatta hoşuma bile gitmeye başladı."
Sayfa 315Kitabı okudu
Gökyüzünü koyu mora ve kızıla boyayan ışıklara baktı. Bir gün kurallara yeniden uyacaktı. Kurallar değiştiğinde.
Sayfa 312 - Alec LightwoodKitabı okudu
Shinyun çabucak ayağa kalkıp elinin tersiyle gözyaşlarını sildi. "Magnus Bane'i tanıdığını sanıyorsun," dedi acı bir sesle "Ama senden sakladığı sırların ne kadar büyük ve karanlık olduğunu bilmiyorsun. Sana anlatmadığı çok şey var." "Bilmek istemiyorum," dedi Alec. Shinyun hafifçe gülümsedi. "Bir gün öğreneceksin."
Sayfa 312Kitabı okudu
Alec yıldızın bariyerleri çöktüğü anda Magnus'un nasıl göründüğünü hatırladı. Magnus arkasına döndüğünde bütün elementler de onunla birlikte dönmüştü sanki. Elini kaldırmıştı ve pürüzsüz esmer cildi sihirle parlıyordu. Gözlerinde şimşekler çakıyordu. Güçlü, güzel ve tehlikeliydi. Ve onu inciten kimseye zarar vermemişti. Magnus, Shinyun'a güvenmiş ve Shinyun ona ihanet etmişti. Ama o yine de insanlara güvenmeye devam edecekti. Alec de Aline'e, Helen'a ve hatta New York vampirlerine güvenmiş ve Magnus'u kurtarmıştı. Belki de risk alıp güvenmek gerçekten işe yarıyordu.
Sayfa 311Kitabı okudu
Reklam
"Önerin ne?" diye fısıldadı Helen. "Meclis'i değiştireceğiz. İçeriden. Yeni kanunlar koyacağız. Daha iyi kanunlar." "Enstitü Başkanları kanun değişikliği önerebilir," dedi Aline. "Annen..." "Bunu kendim başarmak istiyorum," dedi Alec. "Ve bir Enstitü Başkanı olmaktan fazlasını istiyorum. Değişmesi gereken ben değilim. Siz de değilsiniz. Dünyanın değişmesi gerek ve bunu biz yapacağız."
Sayfa 307Kitabı okudu
Asmodeus şimdilik gitmişti, ama hâlâ yaşıyordu. Magnus babasına itaat etmekten hoşlanmasa da Alec'i kaybetmemek için her şeyi yapardı. Hayır, ona söylemeyecekti. En azından, şimdilik.
Sayfa 306Kitabı okudu
Magnus daha ufak tefek olana döndü. "Sen de Jia'nın kızısın. Irene miydi?" "Aline," dedi Aline gözlerini kocaman açarak. "Adımı bilmene şaşırdım. Yani en azından yaklaştın. Seni Gard'da uzaktan görmüştüm. Alec'le birlikte. Büyük hayranınım." "Hayranlarımdan biriyle tanışmak benim için daima zevktir," dedi Magnus. "Annene ne kadar çok benziyorsun." O ve Jia ara sıra Kuzey Çin lehçesiyle Meclis üyelerini çekiştirirdi. Hoş bir kadındı.
Sayfa 305Kitabı okudu
"Seni bırakmamı söyleyip durma," dedi Alec. "Çünkü asla dinlemeyeceğim. Ben seninle olmak istiyorum. Hayatımda hiçbir şeyi daha çok istemedim. Sen düşersen, ben de seninle geleceğim." Magnus, Alec'in yüzünü avuçları arasına aldı. “Benimle kal." dedi Alec'in gözlerinde oynaşan alevlere bakarak. "Seninle olmayı seviyorum. Seni seviyorum, Alexander."
Sayfa 304Kitabı okudu
"Alexander," diye fısıldadı. "Beni bırakmanı söylemiştim." Alec birden ona sarıldı. Magnus hıçkırarak yüzünü boynuna gömdü. Alec'in sırtını okşadı. Omuzlarını. Sahiden orada olduğuna inanmak istercesine ensesine ve siyah saçlarına dokundu. Alec onu biraz daha yakınına çekti. "Seni asla bırakmam," diye fısıldadı kulağına.
Sayfa 303Kitabı okudu
448 öğeden 31 ile 45 arasındakiler gösteriliyor.