Eserin konusu yaşanmış bir olaydan yola çıkarılarak belirlenmiş. 15 Şubat 1894 yılında anarşistlerin yani sözde devrimcilerin Gözlemevine anlamsız bir saldırısı üzerine oluşan bir arkadaş muhabbetinde konuyu belirleyen yazar, bunun üzerine çok güzel bir hikaye inşa etmiş.
Eserin eleştirdiği yer aslında anarşistlerin veya devrimci dediğimiz insanların, toplumun sefaletini ve yoksulluğunu görmeden fikirleriyle, eylemleriyle yönetimleri sarsmaya ve onları dize getirmeye çalışmasıdır. İşte yazar, insanlardaki yoksulluğa bir çare aramayan, toplumun sosyal yaşantısına ya da ekonomik yaşantısına bir katkı sunmayan aksine var olan düzeni daha da berbat eden sözüm ona kahramanlardan bahsediyor eserinde.
Eserin 1920 basımında yazarın kitaba eklediği önsöz, eser bittikten sonra okunduğunda mükemmel bir nitelik daha kazanıyor eser. Kendisini acımasızca eleştirenlere çok güzel bir cevap vermiş. Ve bunu o kadar güzel dile getirmiş ki, eserdeki bütün sembolik imgelerin gerçekte ne olduğunu insan anlayabiliyor.
Eserin yaratım sürecini de dile getiren bu önsöz, ayrıca yazarın eleştirilere verdiği sağlam bir cevap. Evet eser gerçek bir olaydan esinlenerek kurgulanmış ve devrim ve anarşizmin arka fonunda neler yattığını yazar çırılçıplak bir şekilde gözler önüne seriyor.
