Son zamanlarda çok merak ettiğim bir kitaptı 'Gözleri Tanrıyı Seyrediyordu' kitabı. Hem kapağı olsun hem konusu olsun çok farklı,çok dikkat çeken bir kitap
.
Zora Neale Hurston, yaşadığı zamanda değeri anlaşılmayan, kitapları görmezden gelinen bir yazar ne yazık ki. Alice Walker'ın 70lerde yazdığı bir makale sonunda ilgi çekmeye başlamış Gözleri Tanrıyı Seyrediyordu kitabı da en çok okunan eserlerden olmuş böylece
.
Janie, büyüklerinin izinden gitmek istemeyen, toplumun ve büyüklerin yapması için direttiği şeyleri yapmayan, gönülden seveceği-arzulayacağı biriyle evlenmek isteyen, kafasına eseni yapan, yani hayatını dolu dolu, içinden geldiği yaşamak isteyen biri. Yoksulluğu, zenginliği, sevgisizliği, aşkı, zorluğu yaşamış olsa da yine de istediği gibi yaşamaya devam eder Janie
.
Kitap o yörenin konuşma şekliyle kaleme alındığı için okurken biraz zorlandım açıkçası ama hikaye içe işleyen bir hikayeydi. Özellikle son bölümünü soluksuz okudum. Kitapta siyah-beyaz insanların bir arada yaşarken yaşadığı zorluklar, aşağılanmalar, siyahların insan yerine konulmaması gibi durumlara da yer verilmişti. Bu kısımları çok sinirlenerek okudum. Düşünün bir kere; ölen kişiler beyazsa tabutla gömülüyorlar ama siyahsa çukura üst üste atılıyorlar Böyle bir insanlık, vicdan, hak olabilir mi İçimi sızlatan bir kitap oldu açıkçası.
.
Merak edenlere tavsiyemdir...
.