284-813 Avrupa Hunları, Ak Hunlar, Sabirler, Avarlar, Bulgarlar, Hazarlar

Theophanes Confessor’ün Kroniğinde Türkler

Hatice Aydın

Theophanes Confessor’ün Kroniğinde Türkler Posts

You can find Theophanes Confessor’ün Kroniğinde Türkler books, Theophanes Confessor’ün Kroniğinde Türkler quotes and quotes, Theophanes Confessor’ün Kroniğinde Türkler authors, Theophanes Confessor’ün Kroniğinde Türkler reviews and reviews on 1000Kitap.
Göktürk Hakanı İstemi'nin baskınlığı karşısında direnç gösteremeyen "Avar Hakanı Bayan" etrafındaki topluluklarla birlikte batı istikametine doğru yola çıkmış ve Orta Avrupa'ya göç etmiştir.
Avarlar
Avrupa Avar Hakanlığı'nın kurucularının Türk oldukları kesinlik kazanmıştır; son dönemlerde yapılan ilmi araştırmalar ve arkeolojik buluntular sayesinde Avarlar'ın etnik kimlikleri hakkındaki bulanıklık giderilmiş, netice itibariyle, Moğol değil de Türk oldukları görüşü ilim âlemince kabul edilmiştir. Ancak bu aşamaya gelene kadar Avarlar'ın menşei meselesi tarihçileri hayli uğraştırmıştır.
Reklam
Sabir'ler
Bugünkü Kayseri, Ankara ve Konya civarlarına kadar ilerleyen Sabirler, o zamana kadar ne Bizanslılar ne de İranlılar tarafından tasarlanamamış olan üstün nitelikli askerî teçhizatları ile dikkatleri üzerlerine çekmişlerdir ki o tarihlerde savaş aletlerinin icat ve kullanımında en çok deneyim sahibi devletler olarak Bizans ve İran öne çıkmakta idiler
Bu arada Sabirlerin, Macarların atası olabileceğine dair buluntulara rastlanmış
Sabirler, bu defa On-Ogurlar'ı ve Macarlar'ı batıya itmek suretiyle Kafkaslar'ın kuzeyinde bulunan İdil ve Don nehirleri arasındaki sahayı ele geçirmişlerdir. Sabirler'in Avarlar'dan gördükleri baskıyı, çok geçmeden Avarlar'da Göktürkler'den görmüşlerdir ki, 552 ve 555 yıllarında olmak üzere üst üste aldıkları iki ölümcül darbe ile Türkistan'daki varlıklarına son verilmiştir. 503 yılında hakimiyetlerini Doğu Avrupa'ya doğru uzatan Sabirler'den kalabalık bir grup 515 yılı sonlarında İdil ve Don nehirleri arasındaki bölgeye ve Kafkaslar'ın kuzeyindeki Kuban Nehri boyuna yerleşmiştir. Bu gelişme, Sabirler'in Bizans ve Sasânî devletleriyle doğrudan bağlantı kurmalarını kaçınılmaz kılmıştır. Dolayısıyla da Sabir'ler Doğu Avrupa tarihine damga vuran en önemli güçlerden biri olmuşlardır.
Geriye kalan Ak Hun grupları Afganistan'ın en dağlık bölgelerine çekilmişler ve burada varlıklarını korumuşlardır. İşte bu Ak Hun bakiyeleri, Gazneli Mahmud'un Hint seferinde önemli görevler üstlenmekle kalmamışlar, bugünkü Pakistan'ın ortaya çıkmasını da sağlamışlardır.
Ak Hunlar
İran,Afganistan, Hindistan ve hatta Anadolu'ya kadar uzanan en önemli askeri akınlar gerçekleştiren Ak Hunlar, Göktürk Devleti'nin yeni kurulduğu zamanlarda da (552) onların güneybatı komşusu olmuşlardır. Bu yüzden Göktürkler batıya doğru genişlerken Ak Hunlar ile karşı karşıya gelmişlerdir.
Reklam
Attila Bizans'ı bağışlamasaydı günümüze kadar tarihini öğrenmezdik.
Papa, İmparator ve bütün hristiyan alemi adına Attila'ya yalvararak Roma'ya zarar vermemesini rica etmiştir. Papa'yı nezaketle karşılayan Attila, bizzat Papa'nın ağzından Roma'nın teslim olduğunu işittikten sonra, Batı Roma'nın bu isteğini kabul etmiş ve Roma gibi kadim bir medeniyet merkezini tahrip etmekten kaçınmıştır.
Daha sonra papa Attila'ya diz çökecektir.
Rua'nın ölümü üzerine güçlü bir düşmandan kurtulduklarını düşünerek sevinen Bizanslılar, tam aksine Rua'yı gölgede bırakan Attila ile karşılaşacaktır. Rua'nın ölümü ile rahat bir nefes alacaklarını düşünen Bizanslılar, Attila'nın kuvvet ve cesaretini gördüklerinde hayal kırıklığına uğramışlardır. Müzakereler için derhal harekete geçen Attila, Margus (Günümüzde Orasje-Dobruca) şehrinde. Plinshas başkanlığındaki Bizans elçilik heyetine barış koşullarını kabul etirmiştir.Görüşmede Attila atından inmemiş, Bizanslılar da protokol gereği Hunların karşında küçük düşmemek için at üzerinde kalmışlardır. Müzakereler ve "Margus Barışı" adı ile anılacak olan bu antlaşma, taraflar atlarının üzerinde iken halkın gözleri önünde gerçekleşmiştir (434)".
Attila'nın abisi Bleda'nın tarihten silinip gitmesi
Rua'nın ölümü üzerine Hun idaresini Attila ve Bleda devralmışlardır. Bu tarihlerde 39-40 yaşları arasında olan Attila , büyük kardeşi Bleda ile birlikte Hun tahtına geçtikten sonra Bleda'nın basiretsiz bir kişiliğe sahip olması hasebiyle devletin esas işlerini bizzat yürütmüştür ki , Bleda'nın 10 yıllık hükümdarlık süresinin, tarihi kaynaklardan neredeyse hiçbir iz bırakmadan silinip gitmesi de bunu doğrular niteliktedir.
Ani Hun saldırısı ile şaşkına dönen Gotlar ağır bir yenilgiye uğramışlardır. Hatta Uldız, Gainas'ın kafasını yeni yıl hediyesi olarak Bizans başkentine göndermiştir (3 Ocak 401). Bu vaka ile son derece keyiflenen İmparator Arkadius'da Uldız'a teşekkür niteliğinde pek çok hediye göndermiştir.
75 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.