Oldukça düşük bir beklentiyle başladığım bir kitabı çok sevdiğim zaman kendimi garip bir şekilde iyi hissediyorum. Genç yazar Adam Silvera'nın bu eserini okuduğum zaman da böyle hissettim.
They Both Die at the End'in çıkış noktası enteresan. Kitabın geçtiği evrendeki insanlar ölmeden yirmi dört saat önce bu durumdan haberdar oluyorlar. Dünya çapında hakimiyet kurmuş bir kuruluş sizleri arayarak yirmi dört saat içinde öleceğinizi söylüyor. Tam saat belli değil. Bir saat içinde de ölebilirsiniz, yirmi saat içinde de.
İki ana karakterimiz son günlerini beraber geçirmeyi tercih eden iki tane genç adam. Daha evvel birbirlerini tanımayan bu gençler internet sayesinde birbirlerini buluyorlar. Farklı motivasyonlardan dolayı yakın çevrelerinden uzak olmak isteyen bu gençlerin yol arkadaşlığını okumak oldukça keyifliydi.
Kitapta en sevdiğim özelliklerinden biri internet ve yeni nesil teknolojinin kitaba çok iyi yedirilmiş olmasıydı. Mesajlaşma dili bu kitapta çok iyi ve efektif bir şekilde kullanılmış. Karakterlerin diyalogları da gerçekçi bir şekilde kaleme alınmış. Genç yazarları yetersiz gören okur kitlesini haksız çıkaracak bir yazarlık örneği söz konusu zira bu eseri otuz beş yaş üstü bir yazar kolay kolay kaleme alamazdı. Sosyal medya, internet, akıllı telefon uygulamaları, yeni nesil ilişkiler ve flört hayatı bu kitapta kendine yer ediniyor. Kendi jenerasyonumdan bir yazarın bu kitabı yazmış olması bana keyif verdi açıkçası.
