"Aynaları kullanıp insan bedenlerini parçalara ayırması, sonra o parçaları farklı şekilde birleştirip başka bir gerçekliğe dönüştürmesi, başın gelenlere daha doğrusu kendi bedenine olanlara duyduğu tepkiden kaynaklanıyordu." deyiverdim bir solukta.
' Herkes hakettiği biçimde yaşamaz. Bazen insan başkalarının hak ettiği biçimde yaşar. Birileri, kendi hak ettikleri trajediyi bir başkasına yansıtarak hayatlarını temize çekerler. Buna kısaca ' kader nakli ' diyebiliriz. Gücü elinde tutan kendi kaderini de başkalarının kaderini de değiştirebilir. Felsefe, herkesin hak ettiği biçimde yaşadığını, tesadüf diye bir şey olmadığını söyleyerek gücü elinde tutan insanların önünde paravan oluşturma sanatıdır. Felsefe aldatır. Hayatsa yüzümüze vurur. '
Çünkü hatırlamak, izleri yeni geçmeye başlamış bir işkenceyi yeniden yaşamak demektir. Yaranın kabuğunu kaldırmaktır. Bunu neden istesin ki? Ben de istemezdim.
...
Ama hepimiz, sürekli hatırlamak zorunda kalıyoruz. Bundan kaçmak mümkün değil.