Tıp her geçen gün yükselen hızla biyolojik olmaktan çıkarak toplumsal bir buyruğa evrilmektedir.5 Kaldı ki bu tespit dahi, toplumsal belirleyici olan tıbbın bilimsel dilden ilham aldığını bir noktaya kadar göz ardı eder. Nitekim tıp, bilim söylevlerinin ürettiği dogmatik kabul biçimlerinden ve biyomedikal ilerlemeciliğin ufkunda şekillenen alışkanlıklardan muaf değildir. Tam bu aşamada Turner'ın çizdiği sosyal bilımsel güzergâh, hastalıklara toplumdaki egemen düşünme tarzını yansıtan tıbbi söylemlerin ürünü olarak bakmanın onünü açar. Aynı eksende Giddens'a göre de hastalıklar biyolojik faillerin neden olduğu bozulmalardan ziyade, bilimsel gerçeklerin ötesindeki toplumsal oluşumlardır.8 Bunun için hastalıklar kendilerini betimleyen kültürel anlatıdan bağımsız; “kendiliğinden” olaylar olarak görülmemelidir.