Tilki
D. H. LawrenceHigh Rated Tilki Reviews
You can find High Rated Tilki quotes, high rated Tilki book quotes, the most impressive sentences and paragraphs on 1000Kitap.Score
7.2Out of 10
İkinci dünya savaşı sonrası bir İngiliz köyündeki çiftliğe, iki kadın arkadaşın yerleşmesiyle başlıyor hikaye. Biri maskülen biri feminen karakterlere sahip bu iki kadın, zamanla çiftliklerindeki tavuklara dadanan bir tilki ile huzursuzluk yaşıyorlar. Yabancı bir genç adamın çiftliğe gelip, yerleşmesine kadar tek düze geçen yaşamlarının, yüksek gerilimli bir hale geleceğinin farkında değiller.
Hikayede kadın ve erkek arasında gelişmesi normal o bağdan biraz uzakta, yer yer gerilimin tırmandığı bir çapraşık çekim görüyoruz.
D. H. Lawrence'dan okuduğum bu ilk kitap hem konu itibariyle hem de yazarın cümleleri kuruş tarzıyla akıcı bir yapıya sahip. İki kadının çiftlik işleriyle uğraşırken başlarına gelenleri konu alan kitap, kadınların özgürleşmesine dair önemli düşünceler sunarken, umutsuz bir yapı ortaya koyuyor.
Güç ve cinselliği tilki üzerinden gayet başarılı bir şekilde anlatmış. Ve yazar finalde okuyucuyu mutsuz eden bir sona hazırlar. Romantizmin ve aşkın karanlık yüzünü ortaya koymuştur. Lawrence’a karşı koymak mümkün değil pek.
Tilki ve Kuyruğu
Romanlarını kadın karakterler üzerine inşa etmesine alıştığımız İngiliz yazar Lawrence bu sefer bir kıskançlık ve baştan çıkarma öyküsüyle karşılıyor bizleri. Fakat gerilim yerini karakterlerde olduğu gibi umursamazlığa bırakırken, finalde gerçekleşen meşum olay da sonradan eklenen baba karakterinin tepkisi beklenirken ortadan yok oluvermesiyle son şansı kaybediyor. Çiftlik gibi keyifli bir mekanın betimlemelerine de pek gerek duymamış yazar. Üç karakter arasında teatral bir psikolojik savaş var ve düğüm maalesef erken çözülüyor. Yine de kaliteli bir eser olduğunun altını çizmek gerek.
112 syf.
6/10 puan verdi
Kitap birbirinden oldukça farklı iki kadının 1900'lerin başındaki yaşam tarzını anlatıyor. March ve Banford, bir çiftlikte yalnız yaşamak ve çiftlik hayvanlarına bakarak kendi yaşamlarını devam ettirmek istiyorlar. O dönemde bunu yapmaları insanlar tarafından hoş karşılanmadığı gibi kadınlarında çiftlik yaşamı hakkında hiçbir bilgilerinin olmaması yaşamlarını dahada zorlaştırıyor. Banford küçük, zayıf ve narin olmasına rağmen çiftliğin ana yatırımcı durumunda. March daha güçlü ve sağlam bir yapıya sahip, çiftliğin marangozluk ve doğramacılık işleriyle ilgileniyor. Büyükbaş hayvanlarla baş edemedikleri için çok geçmeden onları satmak zorunda kalıyorlar ve geçimlerini sağlamak için geriye kümes hayvanları kalıyor. Ancak bir süre sonra kümeslerine dadanan bir tilki yüzünden emekleri ziyan olmaya ve değerli tavuklarını bir bir kaybetmeye başlıyorlar. Tilkinin kurnaz ve arsız varlığı yetmiyormuş gibi bir gece ansızın evlerinin kapısından beliren genç askerle hayatları tamamen değişiyor. Henry’yi evlerinde ağırlamaya başlıyorlar, asker çiftlik işlerine yardım ederken bir yandan da kendinden 10 yaş büyük olan March’a aşık oluyor. Banford ve March arasındaki ilişki Henry’nin itirafı ile kısa zamanda çatlamaya başlıyor. Sonuna doğru yaşanan şeyler beni her ne kadar şaşırtmış olsa da eksiklik hissi bir türlü yakamı bırakmadı. Sanki bir şeyler olduğu gibi gitmemiş ya da yazar aniden finali değiştirme kararı almış gibiydi. Ucuz bulursanız alıp okuyun ama aciliyeti olan ya da illa okuyun diyebileceğim bir kitap değil.