Ufuk ile Hafiye

Tilki Günlüğü 1

Salih Mirzabeyoğlu

Tilki Günlüğü 1 Posts

You can find Tilki Günlüğü 1 books, Tilki Günlüğü 1 quotes and quotes, Tilki Günlüğü 1 authors, Tilki Günlüğü 1 reviews and reviews on 1000Kitap.
Hazret-i Ömer...
- " (…) Tam başlığı yazmıştım ki, elektrikler söndü… "Necip Fazıl’la Başbaşa" isimli eserime de böyle bir gecede başlamıştım… Aynen: -“Ortada bir mum. Sıkıntı, yalnızlık ve çaresizlik, bezginlik ve yılgınlık, size neyi anlatıyor?.. Bunları günlük hayatın gelip geçici püf dertleriyle dertlenenler de, en çok bildiğini sandığı ve
Sayfa 466 - 467 İBDA YayınlarıKitabı okudu
- " (…) 17 yaşına kadar sayısız kere ava gittim… Ördek avı, bıldırcın avı… Ve balık avı… Ve tavşan avı!.. Özellikle geceleri kır yollarında arabanın ışığını görünce çöken tavşan avları sırasında, yollarda gördüğüm "aaa!… Tilki"ler… Bunların hiçbirinin kazınmış bir hatırası yok!.. 14 yaşındayım… Bir yaz günü, babamın alaydan mesai arkadaşları ve aileleriyle iki otobüs tutarak gittiğimiz, kır gezisi… Eskişehir’e 40-45 kilometre mesafedeki, çam ormanlarına, Hasırca’ya… Annem, babam, kardeşlerim ve rahmetli Teyzem… Unutulmaz bir gezi… Ve gece kadınların orada kalmak istememeleri yüzünden, otobüsler bir günlük tutulmuştu… Kadınlar oranın tadını aldıktan sonra, o geceyi orada geçirmek ve ertesi akşamüstü dönmek için kocalarına nasıl ısrar ediyorlardı… Ama otobüslerin yarın başka bir anlaşması olduğu için, bu mümkün olamamıştı… Derede serpmeyle 60-70 kişiyi doyuran ve bir o kadar insanı da doyuracak olan balık avı… Kol kadar balıkları, armut toplar gibi eliyle derenin oyuklarından çıkaranlar… O küçük dere nasıl da balık kaynıyordu!.. Tilki… Dolunayın altında biten bir zevkin hüznüyle eşyalar toplanırken, binlerce ateşböceğinin görüntüsü ayaklarımı büsbütün geri geri götürüyordu… Ve bir yavru tilki!… Bizim oradan ayrılmamızı bile bekleyemeyen bir yavru tilki, her kovalayışımızın ardından, başka bir eşya kümesinin yanında görünüyor!.. Onu yakalayıp evde beslemek fikri bana nasıl cazip görünüyordu ama, ne yakalamak mümkündü, ne de annemin onu kabul etmesi, ne de evcilleşmesi!.. Onu hafızam resim hâlinde yakaladı ve aslı ölmüş olsa da, faslı yaşıyor!.. "
Sayfa 429 - 430 İBDA YayınlarıKitabı okudu
Reklam
- " (…) Çocukluğumda çok sık yaptığım tecrübelerden biri, canlı balığın içini boşaltmak ve onun üç-beş saniye de olsa yüzmesini hayretle seyretmek… Veya içini boşalttıktan sonra, titreyişlerini ânı ânına göz kaydına alarak "ölüm ânını", ruhunun çıkışını (!) yakalayabilmek!.. Balık avcılığı, çocukluğumda yaz tatillerinin en zevkli saatleriydi… O zaman Eskişehir’deki Porsuk Çayı’nda balık çok… Ve biz, sokağımızın bütün çocukları bir çete, başlarında ben, mahalle kavgaları ve futbol maçları dışında, ya kuş avındayız veya balık… Ya sokağımızın başında, veya karşı kıyıdaki çayırda, yahut şehir dışında tertiplendiğimiz avlar!.. Suboyunun başında evleri olan, ilkokul arkadaşım Nevzad… Hatıralarımda yer ediş sebebi, son sene müsamerede ikimizin de "İspanyol dansı" gösterisinde yer alıyor olmamızdan dolayı aramızda doğan samimiyet… Ve… Evlerin bahçesinden oltasını suya sarkıttığı bir gün, kıyıdan bir karış uzakta kol kadar bir balık yakalaması… Günlerce «belki ben de» umuduyla oraya olta attım! Çocukluğumda azarlandığım veya kızdığım zaman, büyüklerimin en çok kullandığı lâf: -«Bak yine gözlerini devirdi ak gözlü!» En çok anneciğim ve teyzem, sonra anneannem ve dayım kullanırdı bu lâfı!.."
Sayfa 459 - 460 İBDA YayınlarıKitabı okudu
Salih Mirzabeyoğlu ve Eskişehir...
- " (…) Tilkinin dönüp dolaşacağı yer kürkçü dükkânıdır misâli, Eskişehir benim için madde ve mânâsını yaşadığım hadiseler boyunca ister istemez başvurulan, cinnete yakın uçlarda ruhî sancılarıma, fikir istidadıma ve aksiyon iptilâma mevzu olmuş bir mekân… Hususî saadetler… Ölesiye sadık arkadaşlık ve doyumsuz dostluklar… Öldüresiye nefretler… Dava, aşk ve heyecan… Kesiksiz murakabe ve sahici muhasebe cehdi… Hatırası bile yakıcı zamanlar!.. Şahsiyetimin ana çizgileri, Eskişehir’de pişmiştir!.."
Sayfa 94 - İBDA YayınlarıKitabı okudu
- " (…) Babam, Bursa’daki Uludağ Gençlik Klübü’nü kuranlardan biri… Gençlik… Onun futbol ve boks şubelerinin çalıştırıcısı… Aradan seneler geçmiş… Ben 10 yaşındaydım… Bir yaz günü akşamüstü, şehir stadının altındaki boks idman salonuna gittik… Babamın talebesi, şimdi hocalık yapıyor… Ortada eldiven giyen iki kişi ve büyülenmiş hâlde onlara doğru akan ben… Babam arkamdan çekip, oturduğu sandalyenin yanına getiriyor… Ben yine akıyorum… Bu durum idmanın sonuna kadar gitti… İradesiz bir şekilde sürükleniyordum… O zamanlar, kaderimin o tarifsiz mistiğin cazibesiyle örülü olduğunu ne bileyim!..
Sayfa 227 - İBDA YayınlarıKitabı okudu
Baba Evi
- " (…) Baba evinde her zaman, kitap mühim bir unsur olmuş ve Şerif Muammer (Muhammed), şahsiyet sahibi olma, kafa yapısı ve fikir meselesini her zaman maddi üstünlük ve ehemmiyetlerin önünde görmüştür… Anneciğim, 1964’de doğum günümde, babamın hediye ettiği kitaptan ayrı olarak bana, Eflâtun’un "Devlet" isimli eserini hediye etmiş ve şöyle yazmıştı: - "Oğlum!.. Doğru ve akıllı adam, muvaffak olacak adamdır. İyi seneler." Benim not alarak okuduğum ilk eser de, 1967’de bu eserdir!.. Şiddetli toplayıcı karakterimin ve koku alma melekemin bariz olarak görülmesine vesile eser!..
Sayfa 375 - İBDA YayınlarıKitabı okudu
Reklam
- " (…) Altı-yedi yaşlarındayken, "geçmişime" ait bir hatıram vardı… Bir istasyonda üç adam, beni kaçırıyorlardı… Ben çığlıklar içinde yırtınırken, annem yavaş yavaş kalkan trenin penceresinde çaresiz çırpınıyordu… Adamlar beni, öbür perona giden tünelin oradan kaçırmaya çalışıyorlardı… Bu hadise, üç-dört yaşlarında bulunduğum Diyarbakır’a ait her biri sabit ve diri hatırlarım arasında, bir türlü izâha kavuşmayan ikincisidir… Belki 20-25 sene sonraya kadar, uygun düştükçe ve sırasında hafiyelik ve ruhî tahlil yoluyla anneme defalarca sormama rağmen, böyle bir şey olmamıştı… Bu bir rüya değildi… Neydi, nedir?.."
Sayfa 264 - 265 İBDA YayınlarıKitabı okudu
- " (…) Anneannem Fahriye Güleray… Mavi gözlü, sarışın, şişman… Hayatımda bu kadar çalışkan ve ev kadını olmanın hazzını yaşayan ikinci bir örnek görmedim!.."
Sayfa 245 - İBDA YayınlarıKitabı okudu
- " (…) Remzi Yalçın’dan müthiş bir şey öğrendim; dedem İzzet Bey’in dedesi Mirza Bey, Veysel Karanî Hazretlerinin türbesinde gömülü imiş!..
Sayfa 317 - İBDA YayınlarıKitabı okudu
HANİFE HANIM...
- " (…) Bizim aile, babaannem, babam ve halam, Muş’tan Konya’ya mecburi iskânla sürgün geliyorlar… Şanlı Hamidiye Paşa’nın kızı ve namlı İzzet Bey’in hanımı Hanife Hanım, yani babaannem, biri bir diğeri üç yaşındaki iki çocuğu ve sürgüne yollanan diğer yakınları ile Konya’da… Basiretli ve hâkim tarafıyla, çevresindeki kadın ve çocukların, onun tedbirine bakan bir yanı var!.."
Sayfa 383 - İBDA YayınlarıKitabı okudu
63 öğeden 41 ile 50 arasındakiler gösteriliyor.