Tüm bilimlerin anahtarı hiç kuşkusuz soru işaretiydi. Büyük keşiflerin çoğunu "Nasıl?" sorusuna borçluyduk ve belki de yaşamın bilgeliği "Neden?" sorusunu sormamıza bağlıydı. Ama bu takıntılı sorgulama aynı zamanda hayaller kurmamızı da engelliyordu.
Beni saygıyla selamlayın! Meşhur mal mülk düşkünleri, artık bana aitsiniz! Hepinizi, hatta şurada horlayan Yüksek Meclis üyesini bile satın alacak kadar zenginim. Haydi, yüksek sosyetenin soytarıları, benim için dua edin! Ben papayım."
Bir gün, bir mezarı andıran yatağınızda ne gürültüye, ne de ışığa tahammül edebilecek bir halde büyük acılara maruz kalacaksınız. Kendinize bu yavaş ve intikamcı ağrıların nedenini sorduğunuzda, etrafınıza saçtığınız felaketleri hatırlayın!