Tımarhane Günlüğüm Gönderileri
Tımarhane Günlüğüm kitaplarını, Tımarhane Günlüğüm sözleri ve alıntılarını, Tımarhane Günlüğüm yazarlarını, Tımarhane Günlüğüm yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Artık erdem ve özgürlük adındaki kuşlar neredeyse yakalanacak, bir kafeste yetkin ruhların dilek tutmalarını bekleyecekler. Dilek öyle bir şey ki, mülkün temeli!..
İnsanın aklı bile yoksa müzik bir beyin olabilir, hele de bir de çay varsa,herhangi biri olduğunuzu düşünebilirsiniz.
Her şey boş ve yitikti. Hiçbir şeye uğrunda ölünebilecek kadar inanmadı kadın. Hiçbir şeye inanmamak adına bile ölmedi.
YAĞMUR... KUŞ... ÜRPERTİ...
GECE... onun ülkesinde av mevsimi. Bir erkek geyiğin ölüm uğultusuyla çöktüğünü gördü. Acının bedenine dokunuşu ağlatacaktır onu. "Şevişmek" der "ölüme benzer sevdiğimin ülkesinde."
Sayfa 44
Mutlu olmak metafizik bir biçimde bazı insanlara çok görülüyor, ille de felsefe yapacaksın, sanat, antropoloji, bilimkurgu takılacaksın. Rahat rahat sevişip, birlikte olup mutlu olmaya izin yok. Derler ya sevgi tükenirmiş. Benim hiç sevgim tükenmedi. Galiba hiç kimseyle sevgimi tüketecek kadar beraber olmadım.
Çok medeni ve iki yüzlü davranıyordum. Yağ çekiyordum. Onlarda şikayetçi görünmüyordu. Herhalde akıllı (!) toplumda herşeyin böyle olması gerektiğini onlar da biliyordu.
Mutsuz olmaya alışabildim. Mutsuzluk bir renk, bir frekans olabilirdi; mutluluk karşıtı olmasaydı.
"Ego" diyorum, "benim egom" demiyorum. Çünkü "ortak ben" ya da "ortak bilinç" denilen bir yer keşfettim. Psikiyatri anabilim dalının göklere çıkardığı id-ego süper ego üçlemesini baz alırsak, ben yıllardır "ben" imi yok etmeye çalışıyorum. Yani ego'mu, yani psikiyatrların kişilik dedikleri şeyin gözünü çıkarmaya çalışıyorum bilinçli olarak.
Ölmedim. Ruhuma bir çığlık daha eklendi. Böylece yenilmemiş oluyorum ben de. İçimde bir çığlıklar operası, ama konuşurken sesim olgun bir yemiş gibi tatlı, gitgide sevgi dolu, daha yanık, daha çocuksu...
Buradaki insanlar olarak çağdaş bilimin kör noktasıyız biz. Deliler evrim geçiren insanlardır. Bilim henüz homosapiens'ten sonra gelen deliler halkasını tanımıyor ve bizden bir adım geri -veya çok adım insanlarla - ailemiz, patronumuz, başbakanımız, imparatorumuzla anlaşamadığımız için bizi buraya getirip, bizi değil de imparatorlarımızı kandırıp yüreklerinde su serpmeye çalışıyorlar.